Eski Yazılar

Donda Saklanan Dilekçe

Birinci kat 3. Hücreye konulan tutsakların üzerinde oturacakları, yatacakları hiçbir eşyaları yoktu. Çırılçıplak beton bir hücreydi içinde kaldıkları. Soğuk betonda uyumak mümkün olmadığından geceboyu ne yapılması gerektiği konusunda tartıştılar. Mazlum Doğan, karşı tarafta kaleme aldığı dilekçenin bir arkadaşta olduğunu, bu dilekçeyi yeniden kaleme alarak mahkemeye vermenin çok önemli olduğunu belirtti. Mazlum’un bu konuşması üzerine Hasan Hüseyin Karakuş, külotlarının içinde sakladığı dilekçeyi çıkardı, okudu ve diğer tutsaklar dinlediler. Sonra dilekçe yeni baştan yazıldı.

 Cezaevinde uygulanan işkencenin amacı ve yöntemleri, tutsakların ailelerine ve avukatlarına yapılan baskılar, Kürdistan’ın genel durumu, faşist sömürgeci cuntanın yapısı izah ediliyordu. Hazırlanan bu dilekçe, duruşma esnasında bir tutsak tarafından mahkeme heyetine verilecekti. Yalnız mahkemeye gidişte çok sıkı aramalar yapılıyordu. Kalem, kağıt, mendil ve buna benzer eşyaları taşımak ve mahkemeye götürmek kesin olarak yasaktı. Bu durumlar da göz önünde bulundurularak, külotlarının içine saklaması için sekiz sayfalık dilekçe Hasan Hüseyin Karakuş’a verildi. İki günlük duruşma boyunca Hasan Hüseyin, bir fırsatını bulup dilekçeyi mahkeme heyetine veremedi. Üçüncü günün gecesinde dilekçe Hamit Baldemir‘e verildi. O da veremeyince, dilekçenin Selim Çürükkaya tarafından verilmesi kararlaştırıldı.

23 Nisan sabahıydı. Tutsaklar mahkemeye çıkarıldılar. Selim duruşma esnasında bir fırsat bularak, söz hakkı istemek için elini kaldırdı, duruşma hakimi Selim’i görmek istemedi. Selim dilekçeyi veremeyeceğini anlayınca, oturduğu yerden ayağa kalktı, “Hakim Bey! Ben çok önemli bazı açıklamalar yapmak istiyorum“ dedi. Selim’in itiraf yapacağını sanan duruşma hakimi Emrullah kaya,“Tabi buyrun“ diyerek onu sanık kürsüsüne davet etti. Adeta koşarcası na sanık kürsüsüne giden

Selim, kendisine sorulan bazı soruları cevapladıktan sonra, elini külotunun içine sokarak sekiz sayfalık dilekçeyi çıkarıp mahkeme heyetine doğru uzattı, “Bir dilekçemiz var, mahkemeye dilekçe getirmek yasak olduğundan gizli getirdim. Buyrun, alır mısınız?” dedi.

Duruşma hakimi Emrullah Kaya dilekçeyi almak istemediğinden “Geç yerine, sonra alacağız” dedi. Selim elindeki dilekçeyle yerine geçti oturdu. İşkenceci gardiyanlar leş kargaları gibi Selim‘in etrafında toplanarak elindeki dilekçeyi almak istediler. Selim dilekçeyi vermeyince, mahkeme heyetinin gözleri önünde gardiyanlarla çekişme başladı. Mahkeme heyetinde yardımcı hakim olarak görev yapan Niyazi Erdoğan, Selim’in elindeki dilekçenin zorla alınmak istendiğini farkedince, heyetin oturduğu bölümde görev yapan bir gardiyana, “Görevli, o dilekçeyi getir” diye emir verdi. Görevli dediği gardiyan, tutsakların oturduğu bölüme geçerek Selim’in elindeki dilekçeyi alıp Sivil Hakim Niyazi Erdoğan’a verdi.

Hakim sekiz sayfalık dilekçeyi okumaya başlayınca, zaten kırmızı olan teni, dilekçeyi okudukça pancar gibi kızardı. Dilekçenin son sayfasını okuduktan sonra duruşma hakiminin kulağına eğilerek uzun uzun bir şeyler anlattı. Duruşma hakimi Emrullah Kaya, Niyazi’nin elindeki dilekçeyi aldı. Biraz göz gezdirdi. Sonra sekreter kıza, “Yaz kızım. Selim Çürükkaya ve 12 arkadaşının imzasını taşıyan dilekçe alındı. Dosyaya konuldu:

1-Dilekçenin bir nüshasının kolordu komutanlığına gönderilmesine,
2-Sabahları cezaevinde tutuklulara kahvaltı verilip verilmediğinin öğrenilmesi için ceza evi müdürlüğüne teskere yazılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir“
dedi.

Daktilonun tuşlarının çıkardığı sesler kesilince, duruşma bitti. Mahkeme heyeti salonu terkeder etmez, işkenceciler salonda tutsaklara saldırdılar. İşkence sesleri duvarları aşarak, salona bitişik odalarda kalan yargıçların kulaklarına kadar gidiyordu. Büyük bir ihtimalle onlar bu seslerden rahatsız olma yerine müthiş zevk alıyorlardı. Duruşmada işkence sesi bittikten sonra dilekçe veren grup arabaya alındı ve araba işkencesi her günden daha fazla yapılarak cezaevi kapısına kadar devam etti.

  • 12 Eylül Karanlığında Diyarbakır Şafağı, 3. Baskı Sayfa sayfa 171-172 Epubli yayınları
  • 12 Eylül Karanlığında Diyarbakır Şafağı 1. Baskı Ağrı yayınları Köln 1990 sayfa 167- 168

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu