Günçektiden yanıtın yanıtı
Anti sömürgeci Kürt potansiyelini bugüne dek hiç bir Kürt lider ve sömürgeci devlet Öcalan gibi imha edememiştir. Bu nitelikte birinin, TCnin veya Suriyenin resmi bir elemanı olup olmamasının kanımca fazla bir önemi de kalmamaktadır.
Sedat Günçekti / Apo’ nun kimlikleri değil yaptıkları esastır
Sayın Selim Çürükkaya, sorularıma yanıt vermiş. Teşekkür ederim. Ancak isterdim ki, Çürükkaya sorulara yanıt verirken, daha yapıcı bir dil ve yaklaşım içinde, mütevazilik gösterseydi.
Soru sormamdaki amaç; kısır bir polemik, ya da eski tezlerimde diretme inadı asla içermemekteydi. Kitabın kendi kurgusu içindeki kimi mantık zayıflıklarını anlamayı ve kafamda flu olan fotoğrafı netleştirmeyi hedefliyordu.
Sayın Çürükkaya nın, Resmi bilgilerle kendilerini şartlandıranlar aydınlıkta görünenlere gözlerini kapatarak eski tezlerinde diretebilirler eleştiri ve sitemini kendi adıma doğru bulmuyorum.
PKK yapısı içinde olmayanlar, tabii ki bu yapı hakkındaki değerlendirmelerini, PKKnın ve devletin resmi açıklamalarını bakarak, yine kendi çevrelerindeki ilişkileri gözlemleyerek, en sonunda da PKKden ayrılan insanların açıklamalarını dikkate alarak yaparlar.
PKK labirentini PKKde uzun yıllar çalışmış olanlar dahi – Selimde buna dahildir- tam anlamıyla çözememişlerse ve pek çoğu o dehlizlerde kaybolmuşlarsa, bu konuda yapılan araştırmaların daha çok dikkat ve emek gerektireceği ortadadır.
Şükür ki değişmez tezlerim ve herşeyi bilen iddiasında biri değilim. 30 yıllık politik yaşamımda da böyle bir duruş içinde olmadım. Sayın Selim Çürükkaya’nın Apo’nun ayetlerini okuduğumda, Öcalanla ilgili yaptığı değerlendirmelerin tümünün doğru olduğuna kanaat getirmiştim. Halen de, o eserin, Abdullah Öcalanı şimdiye kadar en iyi analiz eden bir yapıt olduğunu düşünmekteyim.
Çürükkaya, Abdullah Öcalan başından beri devletin elemanıydı görüşünü ileri sürmesine karşın, Öcalan kronokojisinde halen pek çok karanlık nokta bulunduğu için, böyle bir tespite katılmıyorum.
Bununla birlikte, ne Selim’den nede başkasından Apo’ nun Ajanlık kimliğini, belgesini gösterin, öyle inanayım gibi bir yaklaşım içinde değilim.
Öcalan ın dün ve bugün yaptıkları, Öcalanın Kürdtulusuna tırnağı kadar değer vermediğini, Kürd sorununu kendi liderlik hırsı ve karyerizmini tatmin etmek için basit bir araç gibi kullandığından son derece eminim.
Anti sömürgeci Kürt potansiyelini bugüne dek hiç bir Kürt lider ve sömürgeci devlet Öcalan gibi imha edememiştir. Bu nitelikte birinin, TCnin veya Suriye’nin resmi bir elemanı olup olmamasının kanımca fazla bir önemi de kalmamaktadır.
Selimin, sorulara verdiği yanıtlara ilişkin bir kaç noktanın altını çizmek istiyorum:
Selim, “Kürdistan devriminin yolu” broşürünün yazılımıyla ilgili; Bu Broşürü kaleme alan bir komisyondur. Bu komisyon. broşürü Tuceli’de kaleme almıştır. Broşürü hazırlayanlar Mazlum Doğan, M. Hayri Durmuş, Duran Kalkan, Kesire Yıldırım ve Saime Aşkın dır. Broşür deki fikirler o güne kadar Kürdistanda verilen seminerler, bu seminerlerde tartışılan konular temel alınarak hazırlanmıştır.Demektedir.
1) PKKnin kuruluşundan sonra siyasi manifestosu niteliğindeki Kürdistan devriminin yolu isimli bildirge PKK nin görüşlerini en derli bir şekilde ortaya koyan bir açılımdı. Adı geçen broşür şu an elimde olmamakla birlikte, hatırlayabildiğim kadarıyla orada Kürdistandaki siyasi yapıların analizi yapılarak, var olan hemen hemen tüm Kürdistani yapılar, işbirlikçi, küçük burjuva pasifisti, vb şekilde tanımlanarak, bu yapılar temizlenmeden Kürdistan devriminin önü açılamaz deniliyordu. Nitekim PKK liler, Kürdistanda ilk kurşunlarını sömürgecilerden önce yurtsever örgütlerin elemanlarına sıktılar.
Bu bakımdan, PKK nin geçmiş mirasına sahip çıkanlar, bu sekter ve parçalayıcı pratiğin öz eleştirisini yaparak, bu olumsuz geleneği mahkum etmelidirler.
2) Tekrar belirteyim ki, kitapta, Öcalanın 1974- 1979 arasında örgüt içindeki konumu Antep pratiği dışında karanlıktadır. Cunta Öncesi Bir kaçakçı aracılığıyla Suriye ye yaya olarak geçtiğini duyuran bizzat Öcalanın kendisidir. Selim gibi, Apo’nun başından beri devletin adamı olduğuna inansaydım, bu bilgiye hemen kanmazdım&
3) Sivil katliamların neden yapıldığı ayrı bir araştırma konusudur denmekte.Bu açıklamayla ne denmek istendiğini tam anlayamadım.Bundan, Karanlıkta kalan, Öcalanın inisiyatifi dışında oluşmuş bir durumun varlığı mı
Kastediliyor acaba?
4) Sayın Çürükkaya makalesinin sonunda, Ne eskiden nede bu gün PKK demek Serok Alan demek değildir. PKK demek eylül öncesi yaklaşık olarak bir milyon, bu gün ise birkaç milyon Kürt demektir. Serok Alan bu potansiyelin içine Sömürgeci güçler tarafından yerleştirmiş bir Troya atıdır. Ve Serok Alan ı Kürt potansiyelinin içine yerleştirlenler onun aracılığıyla mücadeleyi yanlış yönlendirerek, başarıya ulaşmasını engelleyerek, içten çürüterek, örgütü ve militanı hatta halkı kendi kendine zarar veren bir araç haline getirerek kontrol altında tuttular. Yoksa Sedat arkadaşın anladığı gibi PKK demek Serok Alan demek olsaydı PKK yi bitirmek bir saniyelik işti demekte.
O halde sormak gerekiyor, PKK demek Abdullah Öcalan değilse, nasıl oluyorsa itirafçı bir konumda olmasına karşın halen PKK yi ve tüm merkezi kadrolarını İmralı dan yönetebiliyor?
Evet, şunu iddia ediyorum ki; Türk Genelkurmayı PKKnın bitmesini istemediği için Abdullah Öcalan da o bir saniyelik işi yapmıyor.
Zira, Öcalan avukatlarıyla haber yollayıp, PKK üç ay içinde kongre yapsın, ismini de değiştirsin dediğinde, bu talimatına aynen uyuluyor, yine Ateşkes ilan edilsin, yönetime falan şahıslar gelsin vb. ne demişse örgütü harfiyen uymuştur. (Her kritik dönemeçte ebetteki Apoya muhalefet edip, örgüte tavır koyanlar olmuştur, yine olacaktır.)
PKKlilerin bugüne kadar Apo’ nun isteyipte yerine getirmedikleri tek talimatı, Federe Kürdistan yönetimine karşı direkt silahlı saldırıdır. Bunu da ben, kendileri için hayat memat meselesi olmasına bağlıyorum.
Bu noktada, PKK deki güçlüye boyun eğme kültürü ve ahlakı, bu noktada Apo’ ya ağır basıyor. Türkiye af çıkarmadığı için Türkiyeye teslim olup, hapiste kalmayı göze alamayan PKK yöneticileri, Federe Kürdistan yönetimine silah sıkmanın intiharları olacağını çok iyi görüyorlar. PKKliler, Federe Kürdistana silah sıkarlarsa, ABD niın de kendilerini vuracağını çok iyi biliyorlar. Apo nasıl her tarafı idare ederek iktidarını sürdürdüyse, yetiştirdiği eski kadroları da şimdi liderlerini taklit ederek, küçük iktidarlarını korumaya çalışıyorlar.
Kitabın kapsamı içinde söyleyebileceklerim şimdilik bunlar olacaktır