İsyana Çağrı
Selim Çürükkaya / Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde halklar kendi diktatörlerine karşı isyan etti. Tunus`un Sidi Bouzid şehrinde Muhammed Bouazizi adlı işsiz bir mühendis gencin kendini yakması üzerine ülkede başlayan ayaklanma 23 yıllık laik diktatör Zeynel Abidin bin Ali rejimini devirdi. Bu Arap âleminde bir ilkti. Aynı zamanda belkide İlk kez bir rejim halk tarafından devriliyordu..
Tunus’luların “Yasemin” adını verdikleri bu devrimin kıvılcımlarının diğer diktatörlük ve despotlukla idare edilen ülkelere sıçrayacağı çok Açıktı.
Tunus’lu işsiz muhendis bir gencin haksızlığa karşı bedenini ateşe vererek isyanı başlatması, ardından kitlelerin sokağa inerek rejimi yıkması, bundan ilham alan Sudan ve Mısır halkının kendi kırk yıllık Firavunlarına karşı ayaklanması ve sokaklara, meydanlara milyonların dökülmesi, kararlı bir direniş sonucu diktatörlerin ülkelerini terk etmesi, halkın gücünün ne olduğunu bütün dünyaya gösterdi.
Tunus, Mısır ve Sudan da ortaya çıkan bu yeni durum, elbette diktatörlükler altında inleyen başka halklara ilham kaynağı olacak, onlara güç verecekti.
Nitekim kırk yıldır Libya halkının iradesini silahla zapt eden ve iktidarı bir türlü terk etmeyen Albay Kaddafi’ye karşı tarihi ve görkemli bir halk isyanı başladı… İsyan ateşi Tunus, Libya, Mısır, Sudan’la sınırlı kalmadı, diktatörlüklerin bulunduğu her yere ulaştı ve ulaşmaya çalışıyor. Yemen’de halk ayaklandı, Ürdün’de kıvılcımlar çakıldı, bazı Körfez ülkelerinde sokaklar çalkanıyor. En katı diktatörlüklerde henüz isyan patlak veremedi.
Ama kitleler derinden homurdanıyor. Bu ülkelerden bir tanesi Suriye, diğeri Kuzey Kürdistan’dır.
Suriye rejimi tam bir halklar zindanıdır, Esat ailesi orada insanlığı boğmak üzeredir, burada bir kıvılcımın çakmasıyla birlikte rejim çok şidetli bir hızda tuzla buz olmakla karşı karşıyadır.
Tunusta başlayan Sudan’ a sıçrayan, Mısır’a yayılan, Libya’da bütün görkemiyle devam eden bu isyanların hedefi Karizmatik liderlikler, başka bir deyimle diktatörlüklerdir. Sudan diktatörü Ömer El Beşir 1989 Yılında iktidarı ele geçirdi, koltuğuna yapıştı, bir türlü gitmiyordu. Muhaliflerini, şiddetle işkenceyle, sürgünle susturuyordu.
23 yıllık laik diktatör Zeynel Abidin bin Ali ülkesinde demokrasi yok gerekçesiyle ve ülkeye demokrasi getirmek için bir darbeyle iktidara gelmiş ve ülkesini tam olarak bir hapishaneye çevirmişti
Ekim 1981’de İktidara geçen son firavun Hüsnü Mübarek, Mısırda herkesi susturdu, kendi partisi dışında başka partilere hayat hakkı tanımadı. Bölgede İsrail ile Amerika’ nın gizli kuklası oldu. Bir türlü iktidarı da bırakmak istemedi. Yaptığı göstermelik seçimlerde hep kendisi “kazandı”, Sözde halkı ona tapıyordu, her köşe başında onun kocaman fotoğraflarını asıyordu. O Mısırın anası, babasıydı. Onsuz Mısır olmazdı….
Albay Kaddafi, 1969 Yılında silahla darbe yaparak iktidara geldi. Acayip bir adamdı, kendisini tanrı sanırdı. Libya’nın hayvanları bile ona tapardı. O demek Libya demekti, Libya’ yı o kurmuştu, hatta oradaki insanları o yaratmıştı, Kovboy Ronald Reagan’ a bile kafa tutmuştu. Kadınları o özgürleştirmişti. Kimse seçimlerde ona karşı çıkmazdı, ona muhalefet etmek bile kimsenin aklından geçmezdi. Çünkü o, oydu.
Tunus diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali 23 yıl, Sudan Lideri diktatör Ömer El Beşir yirmi iki yıl iktidarda kaldı, Mısır Diktatörü Mübarek Hüsnü 31 Yıl, El Kaddafi 42 yıldır iktidardadır.
Arap halkları artık bu diktatörleri nihayet istemediklerini söyleyerek sokağa döküldü ve diktatörleri devirdi. Çünkü bu diktatörler onları yoksul etti, çünkü bu diktatörler onları mutsuz etti, çünkü bu diktatörler onları köle etti. Çünkü bu diktatörler kendi diktatörlüklerini onların kanları, canları ve emekleri üzerinde inşa etti.
Şimdi sıra, bu diktatörlere tamı tamına benzeyen hatta onları geçen Kürtlerin diktatörü Abdullah Öcalan dadır .. Kürt halkı asıl ve önce Öcalan diktatörlüğüne karşı Diyarbakır sokaklarına inmelidir. Çünkü Öcalan kendi halkına karşı en az Kaddafi, Mübarek ve El Beşir kadar zalimdir. O da bu diktatörler gibi Kendi partisinin içinde kendi arkadaşlarını katl ederek 1986 da iktidar olmuştur. Suriye rejimi, iran istihbaratı ve Türk istihbaratına dayanarak Kürdistan’ daki bütün muhaliflerini susturmuş, katlettirmiş, Kürt halkının iradesini zor ve hile ile gasp etmiştir.
Kürt halkına büyük acılar çektirmiş, binlerce Kürt genci haklı davaları için mücadele verirken O, ortaya çıkan bütün emeklere ve olanaklara konmuş, bu emek ve olanakları Kürdistan’ı işgal altında tutan güçlerin en kirli kesimlerine peşkeş çektirmiş, kendini Kaddafi gibi, Saddam gibi ülkenin ve insanların sahibi ilan ettirmiş, bayraklara resmini yaptırtmış, “Kürtleri ben yaratım söylemini geliştirerek haşa süme ve haşa kendisini tanrı mertebesine yükseltmiştir.
Bütün Kürt örgütlerini ve kişilerini iradesizleştirerek, bir ulusun iradesini gasp ederek, bu iradeyi de tusağı olduğu güçlere teslim ettirmiştir. Durum böyle olunca Kürt sorunun çözümü tıkanmıştır. Bu durum anlaşılmadan Kürt halkı Türkiye devletinden hiçbir hakkını alamaz, doğru dürüst bir adım atamaz. Çünkü iradesi ve basireti bağlananlar bir başarının altına imza atamazlar.
Bunun için Kürt halkı toptan sokağa dökülerek, Öcalan’ ın diktatörlüğüne son vermeli, kendi iradesini kendi eline almalı ve iradesini bir kurum halinde örgütleyerek bu kurumla kendi ulusal haklarını talep etmelidir. Bunu yapmadığı müddetçe, Türk rejimine karşı mücadelede hiçbir başarı şansı yoktur. Kürt halkının ivedi sorunu gasp edilen iradesine sahip olması sorunudur.
Buradan başta BDP’ ye, Ardından Demokratik Toplum Kongresine, ardından Kürt belediye başkanlarına, Ardında Qandil dağında iradelerini yitirenlere, ardından bütün Kürt örgütlerine, düşünürlerine sanatçılarına, yazarlarına, aydınlarına sesleniyorum:
Artık yeter deyin! Kaddafi den daha Diktatör, Hüsnü Mübarek’ ten daha Zalim, El Beşir’ den daha sinsi, 30 Yıllık diktatörünüze karşı ayaklanın! Ayaklanın ki basireti bağlanmış halkın elleri çözülsü! Ayaklanın ki, halkın gerçek iradesi ortaya çıksın! Ayaklanın ki, başkaları size saygı duysun! Ayaklanın ki bu çağda bir puta tapma utancından milyonlar kurtulsun! Ayaklanın ki her gün diktatörü yüceltme ayinleri için sokağa dökülenler, gasp edilmiş haklarını istemek için sokaklara insin!
Bu halkın acılarını çekmiş, köylerini, eşlerini, amcalarını, teyzelerini, babalarını yitirmiş bütün Kürtler adına size sesleniyorum. Kendinizi yoklayın! Sizi Libya’nın bedevileri, Firavunların köleleri, Sudan’ın zencileri, Tunus’un feqirleri gibi onurlu olmaya davet ediyorum! Çünkü diktatörünüz kollarınızı iradenizi, basiretinizi bağlayan bir zincirdir, bu zincirden kurtulmadan asıl haklarınızı gasp edenlere karşı ayaklanamazsınız! Ayaklansanız da, onlarca kez yaşadığınız gibi bir hak elde edemezsiniz.
Tarih sizin kararınızı bekliyor!
Yüreklerinizdeki korkuyu sökün!
Elinizi vicdanınıza koyun ve bir karar verin!