Makalelerim

Birlik iyi mi?

Pek çok araştırmacı veya tarihçi, Kürtlerin ittifaksızlıklarından dolayı başarılı olmadıklarını yazar.Bizler gençken, 1937- 38 tarihlerinde, Dersimdeki  aşiretler kendi aralarında birlik sağlayamadıkları için yenildiler propagandasını yapardık. Şeyx Sait İsyanının yenilgisinin bir nedeni de ittifaksızlıktı.

Selim Çürükkaya / 20 Mayısta Wupertal’ de yapılan bir toplantıya katıldım. Diyaspora da yaşayan biz bir grup Kürdistanlı, Türkiye’ de yapılacak olan genel seçimler konusunda tartışacak; Kuzey Kürdistan da, Kürt parti ve grupları arasındaki yakınlaşmayı değerlendirerek bir sonuç bildirisi yayınlayacaktık. 2011 Genel seçimleri öncesi BDP, KDP, Hak- Par ve başka bazı Kürt grupları arasında bir diyalog gelişmiş, neticede, bir seçim itifakı ortaya çıkmıştır. Bizim düzenlediğimiz toplantıya katılan bazı konuşmacılar bir hayli umutluydular..

Niye olmasınlar ki?
Bize anlattıklarına göre; nihayet Kürtler arasında bir türlü gerçekleşemeyen ittifak,  gerçekleşmişti. Bölük pörçük olan Kürt grupları bir araya gelmişti.

BDP, diğer Kürt partilerine kapılarını açmıştı. Kandil dağı ile İmralı adası da bu ittifakı olumlu görüyordu. Üstelik oluşmaya başlayan birlik, sadece seçim ittifakı olarak kalmayacak, seçim sonrası Kürt muhalefeti; ilkeli, sürekli bir birliğe dönüşecekti. Kuzey Kürdistan’ da on binler ayaktaydı, sivil ittiatsizlik eylemleri sürüyordu, Diyarbakır mahkemesinde KCK tutuklularının sürdürdükleri kendi dilleriyle savunma yapma direnişi devam ediyordu. Bu gidişat karşısında sessiz, suskun kalmamak gerekiyordu!.

Kürtlerin birliği gerçekten önemli miydi?

Pek çok araştırmacı veya tarihçi, Kürtlerin ittifaksızlıklarından dolayı başarılı olmadıklarını yazar.
Bizler gençken, 1937- 38 tarihlerinde, Dersimdeki  aşiretler kendi aralarında birlik sağlayamadıkları için yenildiler propagandasını yapardık. Şeyx Sait İsyanının yenilgisinin bir nedeni de ittifaksızlıktı.
Başınızı ağırtmayayım, birlik Kürtler için iyi, olumlu, pozitif bir olguydu.

Ben ise; konuşmacı arkadaşlarım kadar umutlu değildim. Kürtlerin birliği kendilerinin kurtuluşları için olsa, elbette ki çok önemliydi. Ama Kürtler kendi ulusal haklarından vazgeçmek için birleştiriliyorlarsa, kendilerini iradesizleştirmek için bir araya geliyorlarsa. “Yeni bir Lozan’a” evet demek için birleşiyorlarsa, bu çok tehlikelidir. Misaki Milli sınırlarına “evet” demek için bir araya gelmek, “tek devlet”e itiraz etmemek için birleşmek, “resmi dil türkçe olsun” demek için itifak yapmak, yeni yapılacak anayasada Kürtler için sadece “bireysel haklara” fit olmak amacıyla kenetlenmek; parçalanmışlık kadar kötü değil midir?

Demek ki  gözümüzü kapatarak birlik olalım da, ne olursa olsun demek o kadar iyi bir durum değildir.
Kendi ulusal irademiz olmazsa, bizim adımıza karar verecek bir mekanizma oluşturmazsak, hele hele irademiz bizi esir edenlerin elinde olursa;  birliğimiz parçalanmışlığımızdan daha tehlikelidir!.

Bazı Kürt partilerinin birliğine sevinen arkadaşlarımıza açıkça şunu söylüyoruz. Eğer seçimden sonra Kürt halkını temsil edecek, Türkiye devletine ve hükümetine, “Kürt sorununun  muhatabı biziz” diyebilecek bir kurum oluşursa, biz bu kuruma evet deriz. Ama seçimden sonra, seçilenler iradesizleri oynarlarsa, muhalif duruşumuzu sürdürür ve halkımızın haklı ulusal davasını savunuruz.

Bazı arkadaşlar, bağımsız yurtsever adaylara verdiğimiz destekten dolayı kibarca bizi eleştirdiler. Açık olarak söylemeseler de güncelleştirilmek istenen Lozan anlaşmasına destek olduğumuzu ima bile ettiler.
Böylesi eleştirileri saygıyla karşılıyoruz. Ama seçim sonrasına kadar umudunu ilkeli birliğe bağlayan ve Kürtlerin birliğinin önemli olduğuna inanan, bu kez bir adım atılabilir diye umutlanan arkadaşlarımıza  bir şans tanımak için eleştiri hakkımızı askıya alıyoruz.

Ve yine şunuda görüyoruz; Türkiyede derin ve derin olmayan bir güç, MHP ve CHP koalisyunu için bir stratejiyi yürürlüğe koymuştur. Eğer bu seçimden sonra böyle bir koalisyon kazanırsa, sözkonusu derin ve derin olmayan gücün stratejisine hizmet ettiğimiz de anlaşılacaktır. İnkarcı CHP ie faşist MHP nin Kürdistan!da “hoş” karşılanması, AKP nin “boş” sokaklarla karşılanması bile bize bir şeyler anlatıyor!

Kuzey Kürdistan da Kürt örgütleri arasında Ulusal haklar temelinde gerçekleşecek ilkeli ve iradeli birlik ne kadar yararlıysa ve bu özellikleri taşımayan birlikler ne kadar zararlıysa, dört parçada yaşayan Kürt örgütlerinin konferanslar, kongreler aracıyla dayanışma halinde olması da Kürtlerin Ulasal çıkarı gereği olumludur. Ama şunu da unutmamız gerekiyor ki, toplum mühendisleri, yalınız kuzey Kürtlerini  veya hareketlerini yönlendirmekle, Kürt sorunu üzerinde hakim olamayacaklarını bilmektedirler. Suriye’ deki Kürtlerin kendi başına bırakılması, İran Kürtlerinin kendi başlarına bırakılması ve hatta Güney   Kürdistanda ki Kürtlerin kendi başlarına bırakılması sakıncalıdır. Onlar açısında kontrollü Kürtler veya örgütler kontrolsüz örgütlerden daha iyidir. Toplum mühendisleri, eğer kuzey Kürt  hareketi  aracılığıyla sadece Türkiye Kürtlerini değil, bölgedeki Kürtlerini yönlendirme stratejisine sahipse ve bazıları bu maske altında ulusal konferanslar düzenlemek istiyorsa buna ne diyeceğiz?

Yalçın Küçük boşu boşuna biz: “Musul’ u almazsak Diyarbakır’ı veririz” demiyordu. Yalçın Küçük gibi düşünen Kürtlerin bulunduğunu biliyoruz ve bunların etkili olduğunu da görüyoruz. Misak i milli sınırlarını kutsal gören, Türk bayrağını kendi bayrakları sayan kişilerin Ortadoğu daki Kürtlerin ulusal birlikleri için konferans önermeleri üzerinde ciddiyetle düşünmek gerekiyor! Zira Kürt Yalçın Küçükleri o kadar çok ki!

Selim Çürükkaya

1954 te Bingöl' de doğdu. Öğretmen okulundan mezun oldu. Siyasi nedenlerle on bir yıl hapis yattı. Gazeteci ve yazar. Yayınlanmış 10 Kitabı var. Siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu