Götürmeyeni götürürler
Selim Çürükkaya/ Danıştay üyeleri toplantı halindeyken bir avukat odaya giriyor.
Belindeki silahını çekiyor, üç hakimi yaralıyor, birisini de öldürüyor.
Silahını ateşlerken de: „Ben Allahın askeriyim” diye bağırıyor!
Bu olaydan hemen sonra AKP hükümeti suçlu ilan ediliyor!
Kuvvet Komutanları topluca Danıştaya gidiyor, burada demeçler veriyor.
Cenaze töreninde Hükümet’ in bakanları taşlanıyor, genaraller alkışlanıyor
Ve tetiklenmiş halk Anıtkabir’e doğru yürüyüşe geçiyor.
Burada Mustafa Kemal’den yardım istiyor!
Askerlerin borazanı rolündeki Cumhurbaşkan’ı, açıkca hükümeti tehdit ediyor.
Hükümet üyeleri ise suspus duruyor!
Biz bu filmi daha önce izlememiş miydik?
Yargıtay üylerini vuran avukat araştırılsın arkasında Büyükanıt çıkar!
Nerden mi biliyorum?
Dedim ya, bu filimi daha önce izlemiştik!
Yoksa siz unuttunuz mu?
Abdi İpekçi’yi ve Papa’ yı vuran Ağca, onların adamı değil miydi?
Bahçelievler katlimını yapan Çatlı, onların tetikçisi değil miydi?
Ankara Savcısı Doğan Öz’ü vuran Kırcı onların katili değil miydi?
„Büyükanıt” terimine bir açıklık getireyim, ondan kastım:
„ERGENEKON” dur.
Evet Türkiye´de asıl devlet „Ergenekon“dur. 1970 yılından beri Genel Kurmayıda,
Cumhurbaşkanlarınıda yönlendiren bu örgüttür.
12 Mart darbesi bu örgütün marifetidir,
12 Eylül öncesi Türkiye ve Kürdistan´daki kargaşanın sorumlusu bu yapıdır.
Devlet’ i yöneten devlet olan „Ergenekon” yasadışıdır.
Ama yasal olan bütün etkili kurumların beyinlerini kendi elinde tutmaktadır.
Bu örgüt AKP hükümetini iktidardan düşürmek için çoktan beri düğmeye basmıştı.
AKP ise korkakttı, gaflet içindeydi ve iktidarsızlık sergilemişti.
Bana göre iktidarın ipi 2004 yılının Ağustos ayında çekildi.
Çünkü bu tarihte „Ergenekon” İmralı’da tutuklu olan Abdullah Öcalan aracılığıyla savaşı yeniden başlattı.
Hükümet Ordunun ve „Ergenekon” un yaptıklarına karşı tavır koyamadı, teşhir edemedi.
‘Şemdinli Olayları’ na kadar seyirci kalan hükümet, Van iddianamesi ve Şemdinli Olayları’nı Araştırma Komisyonu ile
„Ergenekon“un üzerine gitmeye yeltendi.
Ordu aracılığıyla „Ergenekon” şamarını yedi.
Başbakan Kapalı kapılar ardında “tehdit edildi”, “savcı “ve istihbarattan sorumlu “yetkili” ye işten el çektirildi.
Bu durum darbenin ilk aşamasıydı, yani hükümetin Türkiye´de bir hükmünün olmadığı anlaşıldı.
Şimdi sıra hükümeti, Van savcısı ve istihbarat sorumlusu gibi işbaşından uzaklaştırmaktır.
İşte bundan dolayı Danıştaya silahlı saldırı düzenlendi.
Ordu ve „Ergenekon” bununla Türkiye´deki „laik” avanakları peşine takarak ve ilerde daha büyük provakasyonlar düzenleyerek Deniz Baykal ve diğer Kızılelmacı kesimleri de sokağa salarak, Cumhurbaşkanı seçimleri öncesi hükümeti götürmek istiyorlar.
Hükümet baştan beri Avrupa birliğine dayanarak, önce Milli Güvenlik Konseyini fesh etmeliydi!
Ardından politik demeçler veren bütün Generalleri görevden almalıydı.
Son olarak da „Ergenekon” adıyla bilinen yasadışı gizli örgütü dağıtmalıydı.
Hükümet bunların hiç birini yapmadı / yapamadı, ürkek/ korkak davrandı.
„Ergenekon“, Recep Tayip Erdoğan’ın eliyle Erbakan’ ı evine mahkûm etti.
O’ nu ise korkusunun mahkûmu haline getirmeye çalışıyor.
Oysa Şemdinli olaylarının arkasındaki suçlular açığa çıkmıştı, hükümet onları götürseydi, iktidar olma şansı vardı.
Şimdi götürmeyenleri götürüyorlar, geçmiş olsun!
Bu hükümet artık hükümsüzdür!
19.05.2005