Kapk Resmi
Selim Çürükkaya / 13 Nisan 1981 Günü bu fotoğraf çekildi
Fotoğraftakiler PKK anadavasının sanıkları.
Yer Diyarbakır 1 Nolu sıkıyönetim mahkemesi
Bu Fotoğraf Yankı dergisinin kapağı oldu.
Bunun arka fonunu anlatmak istiyorum.
Zira çok ilginçtir !
12 Nisan günü yüzlerce komando hücrelerimizi basmıştı.
Bunların başında Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran vardı.
Bizler yaklaşık olarak 120 Kişiydik.
Esat Oktay’ ın elinde bir iddianame vardı
Kalınca bir kitaptı
Gözlerimizin önünde hem volta atıyor, hemde bir eliyle iddianemeyi kaldırmış bize karşı sallıyordu.
“Bu kitap ipinizi çekecek” diyor, kahkaha atıyordu.
Ardından yüksek bir sesle soruyordu
“İçinizde 125. Maddenin ne olduğunu bilen var mı?” Diyordu.
Bizden çıt yoktu, durmuş onu izliyorduk.
On üç arkadaşımız ölüm orucundaydı
Onları birinci ve ikinci katlara koymuşlardı
Biz direnen 107 kişiyi, dördüncü katta üç hücreye doldurmuşlardı.
Her hücrenin büyüklüğü beşbuçuk metre kare kadardı
Ölümden bin beter bir ortamda bizi tuttuyorlardı
Ekmeğimizi elimizden almış, suyumuzu kesmişlerdi.
Uykumuza kıyılmıştı
Ve zalim, ceza maddesiyle bizi korkutmaya çalışıyordu.
“125. Madde vatana ihanet cezasıdır” diyordu ve gülüyordu.
Ardından “Vatana ihanetin cezasının ne olduğunu bilen var mı?” Diye bağırıyordu.
Biz yine sessizdik
Esat tek kişilik tiyatrosunu oynuyordu.
Kendi sorusunun cevabını kendisi veriyordu.
“Tek kelimeyle idam ve ipinizi de ben çekeceğim” diyordu.
Tiyatro faslı bitince her hücreye bir iddianame veriyordu.
Yaklaşık her kırk kişiye bir iddianame düşüyordu.
Bir gün sonra mahkemeye çıkacağız
Bizimle ilgili ileri sürülen suçlamaları okuyamayacağız, sadece bakacağız!.
Gece yarısı yani saat 002 de hücrelerimizden çıkarıldık
Bizi tek sıraya sokmaya çalıştılar
Sıraya girmedik
Balta saplarıyla bizi dövdüler
Marş okuyun dediler
Okumadık
Koridora çıktığımızda
Kıyamet kopmuş gibiydi
Bağıranlar, kan kusanlar, yere düşüp bayılanlar
Yerden sürünenler, yalvaranlar, asker gibi nizami yürüyenler
Boyun damarları şişmiş vaziyette marş söyleyenler
Tutukluları balta saplarıyla dövenler
Önünden geçen her kesin göğsüne tekme vuran mavi bereliler…..
Ana koridorun duvarları dibinde dizdiriliyoruz.
Listelerden adımız okunuyor
İsmi okunan “buradayım” yanıtını veriyor.
Yoklamadan sonra toplu halde bize marş okutmaya çalışıyorlar.
Biz direnenler marş okumayı red ediyoruz
Dayak atıyorlar
Ama bizimle baş edemiyorlar
Sabahın 005 inde bileklerimizdeki kelepçeler ve kollarımıza vurulu zincirlerle dışarı çıkarılıyoruz.
Dövüle dövüle “Ring” olarak tabir edilen her tarafı kapalı askeri kamyonlara bindiriliyoruz.
Bir saat kadar bu kamyonların içinde dayak yiyiyoruz.
Komandolar bizi yere yatırıyor
Üzerimizde yürüyüş yapıyorlar
Doğan güneşi göremiyoruz, durmuş bir zamanda arabalardan indiriliyoruz
Zincirle birbirine bağlanmış kafileler halinde mahkeme salonuna alınıyoruz.
Fotoğrafta görüldüğü şekilde oturtuluyoruz…..
Bu fotoğraf çekildikten bilmem kaç gün sonra
Yine bir şafak vakti bizi koridorda dizmişlerdi
Yüzbaşı Esat Oktay eliyle omuzuma dokundu
Dönüp geri baktığımda
Elindeki Yankı dergisini kaldırdı
“Bak Ceymis Bond gibi çıkmışsın!” dedi.
Not: Resimdeki iki Bayan (soldan sağa):Fatma Çelik, Aysel Çürükkaya, Aysel ‘in arkadasında oturan Selim Çürükkaya