Kooordinatör ve Kürt sorunu
Selim Çürükkaya / Kürt sorunu artık Enternasyonal bir sorun haline geldi.
Eskiden “Kürt sorunu” diye bir sorun “yoktu”.
Kimilerine göre o “sorun” Ararat dağına, kimilerine göre Dersim’e…. Kimilerine göre Mahabad’ a, kimilerine göre de Baba Berzani ile birlikte gömülmüştü. Sonra bu “sorun” yeraltında zorla tutulmak istenen su gibi yeryüzüne çıktı. Türkiyenin, Irak’ın, İran’ın, Suriye’nin bir “Kürt sorunu” olduğu anlaşıldı. Bunun ötesinde Kürtlerin Kürdistan´da milattan çok öncesinden beri oturdukları açığa çıktı!
Açığa çıkan bu gerçeğin örtbas edilmesi için kimileri toplu katliama başvurdu; Saddam gibi, kimileri de Kürtleri toptan sürgüne tabi tuttu, kalanları da işkence altına aldı; Türk devletinin yaptığı gibi. Kimileri Kürtleri insandan saymadı; Suriye rejiminin yaptığı gibi. Kimileri de Fars kurnazlığı ve hilebazlığı ile işi idare etmeye çalıştı. Bütün bunlara rağmen “sorunu” gizleyemediler ve kendilerini ele verdiler. Saddam diktatörü suçüstü yakalandı; işlediği bütün cinayetlerle mahkemenin önüne çıktı.
Türk generallerinin Kürt halkına karşı işlediği cinayetler, yaptıkları katliamlar, gerçekleştirdikleri sürgünler ayyuka çıkıyor.
Suriye ve Iran rejimleri günlerini sayıyor. Ve artık Suriye’de Irak’ta, İran’da Türkiye’de birer Kürt sorunu yok.
Önce Ortadoğu’da, ardından Dünyada bir Kürdistan sorunu vardır.
Ve Dünyanın en büyük gücü Amerika tarihinde ilk kez bu “sorunun” çözümü için bir Koordinatör atıyor.
Koordinatör demek, direkt Amerika’daki başkanlığa bağlı ve Kürt sorunu konusunda pratisyenlik yapan bir kurum demektir.
Bu kurumun somut adımlar atabilmesi için Kürdistan’ı işgal altında tutan devletlerle ilişkiye geçmesi gerekiyor, bu şart!
Başka bir şart da Kürtlerin temsilcileriyle kontak sağlaması gerekiyor.
Bu iki şart yerine getirilmediği müddetçe olumlu adım atılamaz.
Türkiye, İran ve Suriye’nin konumuna bakılırsa, bu üç devlet kendi bildiklerini okumaya devam edecekler.
Başka bir seçenek Irak, Güney Kürdistan, Amerika, Doğu, güneybatı ve Kuzey Kürtlerinin temsilcilerinin içinde yer alacağı bir yapıyla soruna çözüm bulmaya çalışmaktır.
Bu olasılığın zayıf tarafı Kuzey Kürtlerinin içinde bulundukları durumdur.
Bu günkü koşullarda Suriye, Iran ve Türkiye Ortadoğu’da var olan gerici, -bilhassa Kürtler için zindanı andıran- statükonun savunuculardır.
Bu devletlerin statükoculuğu kendiliğinden terk etmeleri mümkün değildir.
Saddam rejiminin devrilmesi, federe Kürdistan’ın kurulması bu statükoda onarılamaz bir yara açmıştır.
Amerika ister petrol sorunundan, ister radikal rejimleri istememesinden dolayı olsun, statükoyu bozuyorsa Kürtlerin çıkarları statükonun yıkılmasındadır.
Hangi gerekçe ile olursa olsun bu statükocu devletleri savunanlar gericidir.
“Antiemperyalist ve İslam kardeşliğinin” varacağı tek yer vardır; gerici statükoyu savunmak!
Türkiye inkarcılarının İran ve Suriye zalimlerinin uşağı olmak!
Bunun karşıtlığı elbette Amerikan uşaklığı olmamalıdır.
Bağımsız ve demokratik bir Kürdistan’ın kurulması için organize olmak uluslararası koşulları iyi okumak dört parçada ki bütün Kürtlerin kaçınılmaz görevidir. “Antiemperyalistlik, İslam kardeşliği„ söylemine şimdi yeni bir maske takılmak isteniyor;
“Kimse bize karışmasın biz bu sorunu kendi aramızda çözeriz”
Şu anda Kürtler için bundan daha tehlikeli bir görüş yoktur.
Ve bütün dünya alem biliyor ki Türkiye devleti ile Kürtler kendi kendilerine bu sorunu çözemeyecektir.
Çünkü Türk devletinin “çözümden” ne anladığı seksen yıllık politikasında ve uygulamalarıyla ayan beyan ortadadır.
Bunu hala anlamamak veya anlamazlıktan gelmek ya geri zekalı ya da Türk Generallerinin uşağı olmak demektir.
Kürtler artık şunu kesin anlamalılar ki Kürt sorunu dünyaya mal olduğu oranda, Amerika ve Avrupa Birliği Rusya hatta Çin bu sorunun içine girdiği oranda çözülür.
Çünkü cin çoktan şişeden çıktı ve Kürt sorunu enternasyonal bir sorun haline geldi
Vay onu gizleyenlerin ve yok sayanların haline!