Saman
Kış olunca köyün bütün erkekleri sabah namazından sonra samanlığa giderlerdi. En azından bir veya iki saat samanlıkta yonca veya kuru otu keskin bir satırla doğrar, onları samanla karıştırarak büyük baş hayvanlara
Selim Çürükkaya / Bu gün bir arkadaşla facebook ta yazışıyorduk.
“Selim abi neden süreç üzerine bir şeyler yazmıyorsun” dedi.
Artık yazmam dedim. Siyasi yazılar yazmamaya karar vermek istiyorum deyince,“ya ne yazacaksın?” diye sordu. Konu çok dedim, mesala ilk makalemi saman üzerine yazmak istiyorum deyince oda şaşırdı.
“Saman üzerine ne yazılabilir ki?”deyiverdi. Tamam, yazışmaya ara verelim ve ben saman üzerine bir makale kaleme alayım, yayınlayayım sende oku deyip facebooktan çıktım. Yazmaya başladım.
Saman deyip geçmemek gerekiyor.
Bütün büyükbaş hayvanların kış yiyeceğidir.
Saklandığı yerin adı samanlıktır.
O kadar önemlidir ki; saman için özel yerler yapılmış, adına da samanlık denilmiştir. Saman üzerine deyimler, hatta atasözleri dahi vardır. “Sakla samanı gelir zamanı.
İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. Saman alevi gibi parlayıp söndü.
Saman altından su yürütmek, saman elinse samanlık senin” gibi.
Bizim eski köyde saman ve samanlığın günlük hayatta büyük bir önemi vardı.
Hasat zamanında buğdaylar orakla biçilir.
Buğdaylar harman da toplanır.
Burada altına keskin taşlar yerleştirilmiş tahtalar, Biz zazacada meşüene deriz, öküzlerle çekilerek buğdayın sapları saman haline getirilir.
Özel olarak saman için yapılmış ve bizim zazaca xeyşa dediğimiz yapışık çuvallarla saman eşekle samanlığa taşınırdı.
Kış olunca köyün bütün erkekleri sabah namazından sonra samanlığa giderlerdi.
En azından bir veya iki saat samanlıkta yonca veya kuru otu keskin bir satırla doğrar,
onları samanla karıştırarak büyük baş hayvanlara yedirirlerdi. Saman besleyici değil, yalnızca doyurucuydu.
Ama her samanlığın vazgeçilmez süsüydü.
Köy hayatında samanın önemi sabahla sınırlı değildi.
Akşam oldu mu erkekler köy odasında toplanır, saman üzerine sohbet ederlerdi.
Kışın uzun sürüp sürmeyeceği, samanın yetip yetmeyeceği konusunda herkes fikrini söylerdi.
Hiç unutmam bir gün köy odasında oturmuştuk. O gece köyün bir de misafiri vardı.
Adam Bursa’lıydı. Orada ayakkabıcı olarak çalışıyordu.
Bizim köylü bir kadın ile evliydi ve misafir olarak bizim köyde bulunurken köy odasına gelmişti.
Sohbet konusu yine kışın uzunluğu otlar ve samandı.
Bizim köyden Sekman amca vardı. Herhalde misafirinde sohbete katılmasını istediği için ona bir soru sordu:“Sizin oralarda alef nasıl? “dedi. Alef, bizim dilde saman ot, hayvan yiyeceği demek
tir. Adam Bursalı, şehirde yaşıyor, Kundıracıdır, ne samanı, ne de alefi bilirdi.
Sekman amcaya göre ise yeryüzündeki bütün insanlar saman ve elefle uğraşıyorlardı.
Bursalı adam Sekman amcaya baktı, tek bir söz söylemedi.
Ama Sekman amca adamı sağır zannetiği için bir daha samanı sormadı.
Saman Büyük baş hayvanları beslemez ama doyurur demiştim.
Yani kandırır hayvanı.
Bir de başka şeylere de yarar saman..
Mesela korkuluk yapmak isterseniz, eski bir takım elbisenin içine saman doldurur, açık yerlerini de dikerseniz.. elbise adam gibi durur.
İçi saman doldurulmuş adamlar, ne kadar da çoğalmışlar.. korkuluklar..
Samanla kandırılmış büyük baş hayvanlar….
Yani öküzler ve inekler…..
Saman alevi gibi geçici olanlar
Saman altından su yürütenler.
İyi geceler.