Selim Çürükkaya / Öcalan, avukatları aracılığıyla çok tuhaf bir açıklama gönderdi. Bakın o açıklama hangi iddiaya cevap olarak gönderildi ve o tuhaf mesaj…
Abdullah Öcalan’ın İmralı’da Ergenekon tarafından kontrol edildiği birçok kişi tarafından gündeme getirilmişti. Öcalan, avukatları aracılığıyla gönderdiği mesajda dolaylı olarak bu iddialara cevap vermeye çalıştı.
En son eski PKK yöneticisi Selim Çürükkaya, Öcalan’ın Ergenekon tarafından İmralı’da kontrol edildiğini açıklamıştı. Çürükkaya, “Öcalan’ı Türkiye’ye getirenler, Kürt sorununun artık çuvaldan çıktığını gördüler. Ve Öcalan’ı kontrol altına alarak, onu bir televizyon kumandası gibi kullanarak, bu sorunu nasıl yönlendirebiliriz diye düşünmüşler. Ve bu yönlendirme sadece Kürt sorununda değil, aynı zamanda iktidarda olan hükümeti nasıl baskı altına alabiliriz demişler ve bunun için çatışmayı öngörmüşler.” demişti.
Eski PKK yöneticisi Selim Çürükkaya Öcalan’ın İmralı’da nasıl kumanda edildiği ile ilgili çarpıcı iddiaları gündeme getirmişti:
“İmralı cezaevini inşa eden komutan Ergenekon davasından firarda, yöneten komutan tutukludur, Öcalan’ın ifadelerini alan albay şu anda hapistedir.
…Gelmek istediğim nokta Öcalan bunların dediğini yapıyor. Kendi iradesi yoktur. Ergenekon örgütü ona ne söylüyorsa, onları yapıyor. Abdullah Öcalan, yalnız PKK’nın değil, aynı zamanda Ergenekon Terör Örgütü’nün de yöneticilerinden biridir.
Bugün Öcalan’ın avukat görüşmelerini okuyanlar, izleyenler bir de bu Ergenekoncu dediğimiz legal anlamda ulusalcı geçinenlerin programlarına bakıldığında birbirlerinin tıpatıp aynı olduğunu görürsünüz”
İŞTE ÖCALAN’IN GÖNDERDİĞİ MESAJ:
İMRALI Adası’nda ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan, tutulduğu hücrenin penceresinden görebildiği iki ağacın kesildiğini öne sürerken, “Kuşlar konuyor, cıvıltılar oluyordu. Bunlar canlı varlıkları, bir ağacı bile görmeme tahammül edemiyorlar” dedi.
Çarşamba günü kendisini ziyaret eden avukatları ile görüşen Öcalan’ın görüşleri, örgüte yakın internet sitelerinde yayınlandı. Öcalan’ın avukatlarına, kendisine verilen radyodan haberlerin özetlerini ancak ayakta durarak dinleyebildiğini anlatırken, şöyle dediği öne sürüldü:
“Gazeteleri önemli haberleri keserek veriyorlar. Gazeteler, gazete olmaktan çıkıyor, anlamı kalmıyor. Okuduğum kitabı değiştirme isteğim ancak 4- 5 gün sonra yerine getirilebiliyor. Bu sıkıntılar, durumlar gerginliğe neden oluyor. Bu hücre cezası 10’uncu oldu. Bunun nedenlerini anlatmaya çalışacağım. Neden bana bu hücre cezaları veriliyor, buna yoğunlaştım. Bu hafta odamı tekrar aradılar. Her tarafı dağıttılar, 12 saatte ancak düzeltebil dim. Oysa daha yeni aramışlardı. Bunu niye yaptılar bilmiyorum. Ancak burada yaşananların idareyle bir ilgisi yok. Onları aşan bir durum, idare kendisine söyleneni yapıyor.”
Çeşitli güncel konulara da değinen Abdullah Öcalan, tutulduğu İmralı’yı ‘Proto- Guantanamo’ olarak nitelendirdi. Kendisini eleştiren İsmail Beşikçi’yi ‘Kürtler’in Ziya Gökalp’i olarak nitelendirdiğini savunan Öcalan, kendisi gibi Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetiminin Başkanı Mesut Barzani’nin Kürt halkının temsilcisi olmadığını söyledi. İmralı Cezaevi’nde olmasına rağmen hiçbir zaman ‘teslim olmadığını’ söyleyen Öcalan şunları söyledi:
“Burada, odamın penceresinden görünen iki ağaç vardı, şimdi yok. İki gün önce onları da kestiler. Bunu aslında anlatmak istemiyordum ama artık anlatıyorum. Bu ağaçları niye kestiler? Bu ağaçlara kuşlar konuyordu, kuş cıvıltıları oluyordu, rüzgar estiğinde hareketleniyordu, yeşillikti, benim bunları, canlı varlıkları görmemi istemiyorlar. Bu nedenle kestiler, baktığımda artık ağaç göremiyorum. Benim bir ağacı bile görmeme tahammül edemiyorlar. Yine geçen gün odamı darmadağın ettiler. Bütün evraklarımı, mektuplarımı dağıttılar. Mektuplarımı bağlayacak bir ip bile bırakmadılar, parçaladılar. Bu dağınıklığı düzeltene kadar ayakta kalacak halim kalmadı. Teslim olsam durum böyle mi olurdu? Ben burada bu koşullarda her gün zehir yerim ama Amerika’nın, İngiltere’nin ve hiçbir gücün denetimine girmem. Burada olmamın sebebi de onların denetimine girmediğimdendir.”
Öcalan’ın avukatlarına Marksizm’i aştığını iddia ettiği anlatırken, “Marks ve Lenin’i aştım. Çok daha derinlikli düşüncelere ulaştım. Ama Beşikçi onlar bunları aşamadı. Ben her türlü milliyetçiliğe, bilimciliğe, dinciliğe, cinsiyetçiliğe karşıyım”dediği belirtildi.
Demokrasinin 1 kişiyle gelemeyeceğini, kendisini ‘Siyaset felsefecisi, siyaset bilimcisi, siyaset teorisyeni’ olarak tanımlayabileceğini söyleyen Öcalan, “Kürt halkı benden çok daha acınacak haldedir. Benim bütün amacım Kürt halkına demokrasiyi özümsetmektir, onları yönetmek değil, kendi kendilerini yönetecek duruma gelmelerini sağlamaktır. Halkımıza da vasiyetimdir. Kimseye tabi olmasınlar, kendi özgür iradeleriyle hareket etsinler, karar versinler, bu ben olsam bile” dediği öne sürüldü.
Foucault’u diğer filozofları, şimdi de Hegel’i incelediğini söyleyen Abdullah Öcalan, Zihinsel devrimden’ aldığı hazzı, başka hiçbir şeye tercih etmeyeceğini sözlerine ekledi.