O Türküyü söyle- Nuran Maraşlı
Nuran Maraşlı O Türküyü söyle adlı kitabı her kese tavsiye ederim dedmiş.
Nuran Çamlı MARAŞLI: “O Türküyü Söyle“, Selim Çürükkaya’nın, Komal Yayınları arasında çıkan yeni kitabının adı.
Kitap, birkaç gün önce elime geçti ve aynı gece kitaba göz gezdireyim derken, gecenin ilerleyen saatlerinde okudukça sayfalar kendiliğinden akmaya başladı. 166 sayfa olan, kitabın yarısını bitirmiştim bir okuyuşta. Ertesi gün hafta sonuydu, ama ben çalışmak zorundaydım, istemeyerek de olsa “yarın devam ederim” diyerek uyumaya çalıştım. Ama nafile, uyku tutmadı bir türlü. Gözlerim kapalı, fakat zihnim öyle açıktı ki, okuduğum her satırda kendimi buldum. Gah havalandırmada, gah koğuşta, gah işkence anında, gah askeri eğitimde ve hücre cezalarında…
Yazarın eşi sevgili Aysel ile havalandırmada volta atarken, sıfıra vurulan saçlarımızı, her sabah çorbasıyla birlikte başlayan işkence faslını, hücre cezalarımızı, işkenceci Esat Oktay’ın köpeği Co’yu nasıl beslediğimizi ve diğer uygulamalar üzerine uzun uzun sohbet ettik. Ne zaman uykuya geçmişim bilmiyorum fakat rüyamda, yine aynı mekanda. aynı şeyleri yaşadığımı hatırlıyorum…
Uyandığımda saat sabahın 06’sı idi, işe gitmem gerekiyordu. Evime, uzaklığı trenle beş dakika olan işime “O Türküyü Söyle”yi beraberimde götürdüm. Gidiş ve dönüşte okurum diye. Öyle de yaptım.
Eve yaklaşırken patlamaya hazır bir bomba olmuştum, kendimi asansöre atmamla gözlerimden kendiliğinden inen yaşlar bir oldu. Can’ın, kapıyı açıp beni karşılarken, gördükleri karşısında şaşkınlıkla “ne oldu, bu ne hal” sorusuna yanıt veremeden elimde tuttuğum kitabı gösterebildim. Hiç konuşmadan dakikalarca birbirimize sarılı kaldık…
o an ikimiz de zindandaydık…
Hem eşim hem de can yoldaşım olan Recep, Selim’in anlattıklarını yıllarca yaşamış ve ölüm orucunda ömür boyu sakat kalan tutsaklardan biriydi.
Evet, bende yaşamıştım anlatılanları, buna rağmen okuduklarım beni çok etkilemişti. Bitmesine birkaç sayfa kalan kitabı, kendime gelmem için biraz ara vermeyi düşündüm . Bugün tekrar elime aldığımda kısa bir sürede bittirdim ve hissettiklerimi yazdım…
“O Türküyü Söyle”de anlatılanları binlerce insan yaşadı. Dönemin tutsağı olan kadın veya erkek kitabı okuduğunda inanıyorum ki kendilerini bulacaktır satırlarda. Yaşamayanlar ise, bir şeyler hissedecek, belki inanamayacak, belki de tüm bunların yaşatılmış olmasından utanacaktır insanlık adına…
Kitap, Adem Nezan’ın anlatımlarıyla Diyarbakir zindanındaki işkenceleri, insanlık dışı uygulamaların son bulması için hayatlarını feda eden insanları, ölüm oruçlarını, direnişleri ve sonrasını anlatıyor.
Yazarın kendisinin de o dönemi yaşanlardan biri olması, anlatılanları farklı bir edebi dille kaleme alması, okuyucunun kitabı bir solukta bitirmesini sağlıyor.
Yine dönemin tutsağı olan Zulfikar Tak’ın, işkenceleri çizgileriyle anlattığı resimleri de kitaba ayrıca bir önem kazandırıyor.
Son bir yıl içinde sevgili Kemal Yalçın’ın, “Seninle Güler Yüreğim”, “Sary Gyalin”, “Emanet Çeyiz” ve sevgili Doğan Akhanlı’nın “Madonna’nın Son Hayali” kitaplarını da böyle içim titreyerek okumuştum. Onlar da Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin yaşadıkları trajedileri, acıları anlatıyorlardı. Selim Çürükkaya da bu kitabında çok yakın tarihimizde Kürt halkına yaşatılan Diyarbekır 5 No’lu zindan vahşetini gözler önüne sermiş.
Herkese tavsiye ederim…
30.03.2007
Nuran Çamlı Maraşlı
Selim Cürükkaya
O TÜRKÜYÜ SÖYLE Komal Yayınları 1.Baskı, İstanbul- Şubat 2006 İsteme Adresi: Komal Basım-Yayım-Dağıtım Katip Mustafa Çelebi Mah. Hasnun Galip Sok. Ugur Ap. No.25 Kat.2 D.4
Beyoğlu / Istanbul
Komalyayinevi@hotmail.comBu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.