Dr. Said anmasında Rudaw Gafı
Bu eleştiriler doğrultusunda Dr. Said’in anması için yeni bir format bulmaya çalıştık. Hamburg’da eski formatlarda yapılan toplantıları örnek alamazdık. Çünkü böylesi toplantılar çokça yapılmış, demode olmuştu.
Selim Çürükkaya / Dr. Said’in şehadetinin üçüncü yıl dönümünde onu anmak istedik.
Bir yıl önce Duisburg’da anılmıştı. Bu anmayla ilgili bazı eleştiriler almıştık.
Dr. Sait partiler üstü bir figürdü. Herhangi bir partinin kalıbına sokulmaması gerekir deniliyordu.
O Kürdistan ulusunun bir sembolüydü. Yurtsever olan bütün partilere yakındı. Yurtsever olamayanlara ise uzaktı.
Onun yaşamı ve tavrı ulusaldı, ulusun birliğini ve bütünlüğünü savunuyordu. Anması da bu anlayışına uygun olmalıydı.
Bu eleştiriler doğrultusunda Dr. Said’in anması için yeni bir format bulmaya çalıştık. Hamburg’da eski formatlarda yapılan toplantıları örnek alamazdık. Çünkü böylesi toplantılar çokça yapılmış, demode olmuştu.
Genellikle Kürt örgütlerinin her biri kendi toplantılarını kendi yapar, diğer partiler ve örgütler onların toplantılarına katılmaz. Hep birlikte yaptıkları toplantılarda bilinen kişiler dışında kimse izlemez. Kürtlerin Ulusal Bayram’ı Newroz dahi olsa da bu böyledir. Avrupa’daki Kürt örgütlerinin çoğu için partisi ulusundan önemlidir. Çünkü hala partinin önemli olduğu çağda yaşıyorlar.
Biz bu yüzden öncelikle Kürt ulusunun çıkarlarını partilerinin üstünde tutan veya bütün Kürt Yurtsever partilerine aynı mesafede olan bir Kürt kurumu aradık. Kurdische Gemeinde (Kürt Topluluğu) üzerinde karar kıldık. Bu organizasyon Avrupa koşullarında daha modern, geleneklere, kaide ve kurallara mahkum olmamış bir kurumdur.
Bu kurumun Başkan Yardımcısı Mehmet Tanrıverdi ile konuştuk. Her konuda anlaştık. Birincisi Hamburg’da bu anmaya yakışan en iyi salonlardan birini kiralayacaktık. Salon modern olacaktı. Gelecek olan misafirler için pasta, meyve, çay, kahve, simit ve her türlü içecek bulundurulacaktı. Salona giriş ücretsiz olacaktı.
İkincisi, Toplantıyı Rudaw ve Kurdistan 24 Televizyonlarının naklen vermeleri için girişimde bulunulacaktı.
Üçüncüsü, Anmanın konusu, Daiş sonrası Orta doğudaki Kürtlerin durumu olacaktı. Dr. Said Kürdistan Ulusal Davası için yaşamını yitirmişti.
Peki ondan sonra Kürtlerin durumu ne olmuştu?
Onu tartışmak önemliydi. Bunun için üç dilden bir broşür kağıt üzeri basılarak dağıtıldı ve bu broşür elektronik davetiye olarak misafirlere yollandı.
Seminerde tartışılacak konu broşürde şu şekilde izah edildi:
“2013 Yılında, Suriye’deki iç ayaklanmayla birlikte, Daiş olarak isimlendirilen barbar bir örgüt ortaya çıktı. Suriye ve Irak’ta toprak ele geçirdi. İnsanları meydanlarda açıkça kesti. Kadınları köle gibi kullanarak pazarlarda sattı. Devletsiz oldukları için korumasız olan Kürtlere saldırdı. Gerek Suriye Kürdistan’ında gerek Güney Kürdistan’da katliamlar yaptı. Özellikle Ezidi Kürtleri ve Hristiyanları soykırımdan geçirdi.
Dünyanın bütün ülkelerini kendi bir Eyaleti gibi gören Daiş, Avrupa’nın değişik ülkelerinde yüzlerce insan katletti.
Bu barbar örgüte karşı Kürtler direndi, başta Amerika Birleşik Devletleri ve Müttefik güçler, Birleşmiş Milletlerin kararıyla, Kürtlere destek verdi. Kürdistan’ın başkenti Erbil Daiş’e karşı harekâtın karargahı haline geldi. Kürtler Dünya’dan aldıkları destekle, gerek Suriye’de gerek Irak’ta kendi topraklarının tümünü bu canilerden kurtardı.
DAİŞ e karşı savaş sona erince, Bağdat ve Şam rejimleri, Kürtlerin topraklarını geri istediler, tekrar Kürdistan’ın bir bölümünü işgal ettiler, kalanı da işgal etmek istiyorlar. Türkiye ve İran diğer parçalarda Kürtlerle savaş halindedir. DAİŞ’ in yaptığının bir benzerini bu iki devlet Kürtlere yapmakta, şehirlerini yıkmakta, onları göçmen durumuna düşürmektedir.
Kürtler, DAİŞ’ e karşı neden savaştı? Kendi topraklarını kurtarmak için mi, Irak ve Suriye devletleri dara düştükleri için mi, Amerika ve Müttefik güçler istediği için mi?
Orta doğudaki Kürt sorunu nasıl çözülecek? Irak devleti Kerkük’ü işgal edince, Amerika ve Batılı devletler neden sessiz k aldı?
Kürtlerin savaşarak DAİŞ ten aldığı toprakları işgal eden Irak’a karşı Amerika ve müttefik güçler neden Kürtlere destek vermedi?
Ortadoğu’da Daiş geriledi, ama İran, ortaya çıkan boşluğu doldurdu. Suriye, Irak ve Lübnan Hizbullah’ı İran’ın etkisinde olduğundan bölgeye İran hakim oldu.
Daiş’e karşı en çok savaşan Kürtler bu savaşta ne elde etti?
Amerika ve müttefik güçler Kürtleri yalınız mı bıraktı?
Kürtler savaş öncesi ne yapmalıydılar?
Bugün nasıl hareket etmeleri gerekiyor?
Kürt sorunu çözülmeden, daha doğrusu bölgede bir Kürt devleti kurulmadan, Ortadoğu’da istikrar sağlana bilir mi?
Panel de bu konular ve Almanya’dan Kürdistan’a giderek Daiş patlayıcılarını etkisiz hale getiren, yüzlerce peşmergenin hayatını kurtaran Dr. Sait Çürükkaya’nın tavrı tartışılacaktır.”
Peki Panel kimlerle yapılacaktı?
Elbette Konunun uzmanlarıyla.
Değişik kişiler üzerinde konuştuk. İlişki kurmaya çalıştık. İlişki kuramadıklarımız, söz verip gelmeyenler oldu. Neticede Anma Toplantı’sına katılan kişilerle iki bölümlük, her biri kırk beş dakika süren paneller yapmaya karar verdik
İlk bölümde panelistler Dr. İsmail Beşikçi, Prof. İlhan Kızılhan, General Sirvan Barzani
İkinci bölümde, Almanya’nın Devlet Bakanı Sekreteri Andreas Büttner, Kürdistan Enfal ve Şehitler Bakan yardımcısı Brawan Hamid Ve Yazar Jan Dost olacaktı.
Panelin Moderatör’ü ise Dr. Hüsen Duzen olarak kararlaştırıldı.
Panelin televizyonlar tarafında naklen yayınlanması çok önemliydi. Modern bir Salon’un tutulması ve 17 bin Euro luk bir harcamanın yapılmasının ( bu masrafın yarısını 8500 Kurdisch Gemeinde, gerisini Dr. Said’in ailesi ve arkadaşlarının katkısıyla ) nedeni, Kürtlerin Daiş sonrası durumunu Dünyaya iletmekti.
Ama Rudaw Televizyonu, rolünü oynamadı, bilinçli bilinçsiz bu işi bir nevi boşa çıkardı.
İlk başta Kürdistan24 ve Rudaw TV’ye başvurularak, kendilerinden anmanın naklen yayınlanması ricasında bulunuldu.
Kurdistan 24 hemen öneriyi kabul etti. Ardından Rudaw TV’ nin Erbil’de ki sorumlusu da anmayı naklen vereceğini yazılı bize illeti.
Hemen ardından Rudaw’ın Almanya’daki yetkilileri Kurdisch Gemeinde Başkan yardımcısı Mehmet Tanrıverdi ile ilişkiye geçerek, Anma toplantısının Medya sponsorluğunu üstlenmek istediklerini söyleyip Tanrıverdi’den bu sözü aldılar.
Böylece kurdistan24 TV’yi devre dışarı bıraktılar. Ben, yani Selim Çürükkaya bu durumu öğrenince, müdahale ettim.
Hem Kurdistan 24, hem de Rudaw’ın Almanya’daki yetkilileri ile görüştüm. Rudaw yetkilisine: “Nedir bu Medya Sponsorluğu? Salon’un masraflarını ödemiyorsunuz, ‘sponsorluğu biz almışız’ diyerek diğer televizyonların gelişini engellemek istiyorsunuz” dediğimde, bana “Medya sponsorluğu demek, TV’nin salonun masraflarını üstlenmesi demek değildir. Biz Medya sponsorluğunu üstlenirsek, ekip olarak geleceğiz, yani üç kamera rejisör, kaç dil salonda konuşuluyorsa o kadar tercüman, ışık ses ekibi ile canlı yayın yapacağız” dedi.
Ardından Kurdistan24 ün sorumlusuyla konuştum. Rudaw TV sorumlusunun söylediklerini aktardım. Kurdistan24 TV sorumlusu haklı olarak, “Rudaw Medya sponsoru olmuşsa biz yayından çekilececeğiz, kamera dahi yollamayacağız” dedi bana.
Ben de kendilerinden özür diledim.
Dr. Said’i anma toplantısı 27 Ekim 2019 Pazar günü saat 14’te başladı, salon tıklım tıklımdı. Program Sanatçı Rojin’in sahneye çıkması ile başladı.
Aşağıdaki videoda izleyeceğiniz dialog, sahnede Rojin tarafından tekrar canlandırıldı.
Rojin sahnedeki sandalyeye oturdu, bir şarkı mırıldandı.. O esnada
telefonu çaldı.
Arayan Doktor Süleyman’dı.
Daiş militanlarının onun fotoğrafını kaldıkları yere astığını söylüyordu Doktor Süleyman.
(Bu sahneden sonra Doktor Süleyman’ın ağır yaralandığı haberi televizyondan verilir.)
Rojin elindeki kumandayı yere vurdu ve kırdı.
Ağladı, ayağa kalktı ve bestelediği ağıtı söyledi.
Yukardaki Çekimi Rudaw yapamamış, bir izleyici cep telefonuyla çekmiş, Rojin’in söylediği ağıtın tümünün olduğu bir klibi aşağıya alıyoruz:
Rojin’den sonra Kurdisch Gemeinde’nin Başkan yardımcısı Mehmet Tanrıverdı Çok güzel bir açılış konuşması yaptı. Onun ardından Ali Ertan Toprak sahneye çıktı. Almanca olarak kısa bir konuşma yaptı. CDU Berlin Milletvekili ve Hamburg Başbakan adayı Marcus Weynberg’ i sahneye davet etti. Ali Ertan Toprak ve Selim Çürükkaya’ya teşekkür eden Weynberg, Kürtler ile ilgili çok güzel bir konuşma yaptı.
Weynberg’den sonra Aysel Çürükkaya ve Selim Çürükkaya birer kanuşma yaptılar. Bu bölümleri Rudav yayınlamış. Neden panelin başlangıcında Rojin’in şarkısı yok? Neden Kurdisch Gemeinde’nin Başkan yardımcısı Mehmet Tanrıverdi’nin konuşması verilmemiş? Ve çekimlerin nasıl yapıldığına bakmak için aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:
https://www.facebook.com/ethem.deger/videos/2265829713516944/
Birinci panelden sonra ara verildi. Almanya’nın değişik kentlerinden, Noveç’ten, Türkiye’den, İngiltere’den hatta Güney Afrika’dan gelenler sohpete daldı. Ara süresi bittikten sonra Rejisör Karaman Yavuz, Dr. Said hakkında kısa bir konuşma yaptı ve çektiği kısa filmi gösterildi:
Toplantıyı organizede, panel de bazı eksiklikler vardı. Sunucu acemi ve çekingendi. Dr. Husen Düzen daha iyi olabilirdi, yani dinamik değildi. soruları kısa kısa sorabilirdi.
Gerisi mükemmel bir toplantıydı. Katılım çok iyiydi, konular iyi anlatıldı. Simultane tercüme kusursuzdu. Tercümanların tümü Dr. Said gibi gönüllüydü. Sanatçı Rezan Rezdar ağıtını güzel söyledi. Ozan Amer Gundi programın sonunda sahne aldı. Resim çektirme çıkarcıları onu engellemeye çalışsa da ağıtını söyledi.
Toplantı bittikten sonra vahamet anlaşıldı; Rudaw sınıfta kalmıştı. Anmanın duyulmasını, geniş kitlelere ulaşılmasını Rudaw engellemişti.
Üstlendiği görevi yerine getirmemişti.
Hiçbir hazırlık yapmamıştı. Yayınladığı filmin bir kısmı izlendiğinde çekimin ne kadar amatör olduğu hemen anlaşılmıştı.
Düğün salonunda tek kamerayla çekilen amatör bir çekimdi.
Detaylar yoktu, tercüme yoktu, ışık sistemi, ses sistemi yoktu, konuşmacılar yakın plan verilmemişti, izleyiciyi cepheden gören kamera yoktu. Halbuki böyle bir salonda en azından üç kamera olmalıydı, bu kameralar bir rejisör tarafından idare edilmeliydi, salonun detayları, sahnede konuşanların yakın çekimleri, izleyenlerin coşkusu veya hüzünleri….
Nerede…?
Rudaw’ın kameramanı meğer ki kamerayı sahneden uzağa bir yerlere koymuş, kendisi başka bir salonda kahve içiyormuş!
Halbuki bize durumlarını anlatsalardı, salonda profesyonel kameramanlar ve tanınmış rejisörler vardı. Biz mükemmelini çekerdik.
Rudaw’ın yayınladığı filmin bir bölümünü izleyince, telefondan Rudaw’ın Almanya sorumlusuna eleştirilerimi söyledim. Bana, “program başladıktan hemen sonra, Daiş Halifesi Bağdadi’nin ölüm haberi bir bomba gibi dünyaya düştü. Mecbur kaldık, canlı yayını kestik, ardından aynı konuda Amerika Başkanı Donald Tramp’ın basın toplantısına bağlandık. Bundan dolayı toplantının tümüne veremedik” dedi. Ben de bütün çekimlerin bir kopyasını istedim hala ses yok.
Dr. Said’in Başika’ da yaralandığı günün 3. yıldönümünde Daiş Lideri Bağdadi’nin öldürülmesi ve Dr. Said’in 3. yıl anmasının başladığı sırada Daiş’in baş katili Bağdadi’nin ölüm haberinin, DR. Said anmasının kesilerek Rudaw tarafından verilmesinin anlamı büyüktür. Ama bu Rudaw’ın çekiminin acemi ve Rudaw’ın yaptığı saboteyi temize çıkarmaz.
Televizyon ekibi bu işte tamamen sorumludur ve ben şikayetçiyim! Bu makalem, başta Sayın Muhammed Ako’ya ve diğer yöneticilere bir şikayet dilekçesidir.
Lütfen bir daha böyle yapmayınız, hatanızı düzeltmek için çekimi yayınlayınız! Elemanınız eksikse eleman bulunuz, yapacaksanız doğru dürüst yapınız.
Yazıyı sonlandırırken başta Kurdisch Gemeinde çalışanlarına ve Mehmet Tanrıverdiye, Panelde moderatörlük yapan Dr. Husen Duzen’e, Tercümanları iyi organize eden Murat Kaya ve tercüman arkadaşlarına, sanatçılar Rojin, Emer Gundi ve Rezan Rezdar’a, panelistler, Prof İlhan Kızılhan, General Sirvan Barzani, İsmail Beşikçi, Bakan Sekreteri Andreas Büttner, yazar Jan Dost, Enfal ve Şehitler Bakan Yardımcısı Brawan Hamid, ayrıca rejisör Karaman Yavuz, Hamburg Başbakan adayı Marcus Weynberg ve toplantıya katılan herkese teşekkür ediyoruz.