Politikasızlık
Selim Çürükkaya / “Politikasızlık, seni başkalarının politikasının payandası yapar.“ Bu belirleme tam olarak PSK için geçerlidir. Kendisinin bir politikası yoktur. Başkalarının politikasının dümen suyunda sözler söyler. PSK Başkanı Mesut Tek, “Türk devletinin Güney Kürdistan bölgesine karşı başlattığı operasyonun PKK nın bölgedeki varlığından dolayı değildir” diyerek bütün Kürt örgütlerinin bu saldırı karşısında birlikte hareket etmeleri gerektiğini belirtti.
Başta Sayın Mesut Tek, politika ile ilgilenen herkes biliyor ki, PKK nin Başkanlık Konseyi üyeleri olarak bilinen kişiler, Güney Kürdistan halkının başına bela olmuşlardır. Güney Kürdistan’ın partileri de bunların kendi parçalarında kalmalarından rahatsızdırlar.
Başta Türkiye olmak üzere, Amerika ve Batılı bütün ülkeler bu kişileri terörist olarak tanımlıyorlar. Gerek Türkiye’nin çabaları gerek kendilerinin bu çabalara yaptıkları katkılardan dolayı dünya onları terörist olarak damgaladı.
Bu kişilerin neden Qandil dağında kaldıklarını artık sorgulamak gerekmektedir. Qandil dağının yarısı İran, yarısı da Federe Kürdistan hudutları içindedir. PKK Başkanlık Konseyi üyeleri Qandil’de İran devletinin güvencesi altındalar.
Eğer böyle değilse, bu kişiler neden Kuzey Kürdistan dağlarına gitmiyorlar?
Yoksa Kuzey Kürdistan’da onları koruyacak dağ mı yoktur?
Hayır Kuzey Kurdistan baştan başa dağlarla kaplıdır.Ve gerillara yıllarca bu dağlarda barındılar. Ama bu savaş kaçkınları, Kuzey Kürdistan dağlarında kalıp bir gün bile olsa savaşamazlar, bir ay yaşayamazlar. 30 yıldır İran’ın şemsiyesi altında savaş ağaları gibi yiyip yatmışlar, gerdan sarkıtıp göbek büyütmüşler, savaştan anlamazlar, bundan dolayı Kuzey Kürdistan’a gitmezler.
İran’dan aldıkları destekle Güney Kürdistan topraklarının bir kısmını, dağlık alanları ele geçirdiler, burada yaşayan Güneyli Köylüleri Erbil’e Duhok’a sürgün ettiler. Ele geçirdikleri toprakları “Medya Savunma Alanı” olarak ilan ettiler. Güneyliler kardeş kavgası çıkmasın diye seslerini çıkarmadılar.
Asla savaşa gitmeyen PKK Başkanlık Konseyi üyeleri, buraları askeri üs olarak kullanarak silahlandırdıkları genç gerillaları Kuzey Kürdistan’a “demokratik Türkiye” için sadece ölüme gönderdiler. Türkiye bu durum karşısında, Irak ve Güney federasyonuna baş vurarak “hükümran olduğunuz bölgelerde başka silahlı güçlerin bulunmasına müsaade etmeyin” dedi.
Irak Devleti ve Güney Kürdistan Federasyonu gerekenleri yapamadığından dolayı, Türkiye uluslararası hukukun kendisine verdiği yetkiye dayanarak 1990 yıllarından beri sınır ötesi harekâta baş vuruyor. Kimse de Türkiye’ye dur diyemiyor.
Sayın Mesut Tek ve onun gibi düşünenler, bilmelidirler ki, PKK Başkanlık Konseyi üyeleri, Güney Kürdistan’da federe bir devletin oluşmasını, Suriye Kürdistan’ında ise Kürt örgütlerinin bir araya gelerek Amerika ve Fransa’nın desteğinde ulusal taleplerde bulunmasını istemiyorlar.
İran ve Türkiye, hatta Irak devleti Güney Kürdistan federasyonunun çökertilmesi, Güneybatı Kürdistan’da Kürt örgütlerinin bir araya gelmemesi için olağanüstü bir çaba harcamaktadırlar. PKK Başkanlık Konseyi Üyeleri Ve İmralı’daki Abdullah Öcalan bu şer cephesiyle birlikte çalışmaktadır. Güney Kürdistan’ın savaş alanına dönmesi, Afrin ve Güney Batı Kürdistan’ın bir bölümünün Türk işgaline uğraması,İran Suriye, İran Türkiye, İmralı ve Qandil politikalarının sonucudur.
Sayın Mesut Tek bu durumu görmek istememekte, klişeleşmiş sözlerle “Kürt örgütlerinin birliğinden” dem vurmaktadır.
Kim, kimlerle birlik yapacak?
İmralı’daki Abdullah Öcalan Türkiye istihbarat teşkilatıyla birlik halindedir.
Qandildeki Başkanlık Konseyi üyeleri İran istihbaratı, Irak’taki Haşti Şabi ile kader birliği yapmışlardır.
Kürdistan davasını tamamen terk etmişlerdir. HDP yöneticileri Qandil ile İmralı Cezaevindekinin ve MİT’in tutsakları durumundadırlar!
Sen bunlarla mı, birlik olacaksın?
Bunlarla birlik olup ne yapacaksın?
Onlar Türk istihbaratı ve İran istihbaratı tarafından yönetilirken, sen de onlar tarafından mı yönetilmek istersin?
Güney batı Kürdistan’ da Amerika ve batılı ülkelerin desteğinde bir Kürt birliği yaratılmak isteniyor.
Bundan rahatsız olanlar var!
Hangi güçlerdir bunlar?
Başta Türkiye, ardından İran, ardından Suriye, Irak devletleri, İmralı ve Qandil Dağındaki PKK Başkanlık Konseyi üyeleri. Hatta onların güdümündeki HDP yöneticileri.
İran’ın bir taraftan İran Kürdistan Demokrat Partisine karşı operasyon başlatmasının, Türkiye’nin hem Suriye Kürdistan’ın da hem de Güney Kürdistan’da harekete geçmesinin nedeni Suriye’ deki oluşumu engellemektir.
Durum böyle olduğuna göre, yapılması gereken nedir?
Kandil ile İmral’ı adasını dıştalayarak, deşifre ederek bir birlik yaratmaktır. Ve Güneybatı Kürdistan da oluşturulmak istenen birliğe destek olmak, orada da federe bir devlet projesini dayatmak, Türkiye işgalinin sona ermesini sağlamaktır.
Sayın Mesut Tek, Güneybatı Kürdistan’da gerçekleştirilmek istenen birliğe yanadır. Ama bu birliği engellemek isteyenlerle de birlik olmak istemektedir. Onun verdiği bir demecin haberleştirilmiş halini aşağıda veriyorum:
“PSK: Saldırı Kürt birliğine yöneliktir
Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne başlattığı operasyonların PKK’nin bölgedeki varlığından kaynaklanmadığının altını çizen PSK Başkanı Mesut Tek, saldırılara karşı Kürt partilerinin ortak hareket etmesi gerektiğini söyledi.
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Başkanı Mesut Tek, Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik başlattığı operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Saldırıların PKK’nin bölgedeki varlığından kaynaklı olmadığını ifade eden Tek, tüm bu saldırıların Kürt birliğine karşı olduğuna dikkat çekerek, herkesi saldırılara karşı duyarlı olmaya ve ses olmaya çağırdı.
‘SALDIRILARIN AMACI PKK DEĞİL’
Türkiye’nin 1983 yılından bu yana farklı gerekçelerle Federe Kürdistan Bölgesi’ne saldırılar düzenlediğini dile getiren Tek, saldırıların PKK’nin bölgedeki varlığından kaynaklı iddialarının ise gerçek dışı olduğunu söyledi. Saldırıların Kürt ulusal birliğine yönelik olduğunu vurgulayan Tek, “Bu seferki saldırıları çok kapsamlı. Asıl niyetleri Başur Kürdistan’ının istikrarını engelleyip işgal etmektir. Yıllardır izledikleri siyaset Kürtlerin inkarı ve yok saymaktır. Bu saldırıların çözüm olmadığını yıllardır gördük. Bu saldırılar ile ne PKK biter ne de Kürt sorunu. Türkiye’nin sorunu sınır sorunu değildir, Türkiye’nin sorunu ülke içerisinde. Çünkü Diyarbakır’ın, Mardin’in sorunu neyse, Başur’un da sorunu aynıdır. Sorunun çözümü Kürt ulusal birliğinin tanınmasıdır. Bu şekilde sorunlar çözülür” dedi.
‘BİRLİĞİN ÖNÜNE GEÇEMEYECEKLER’
Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) ve Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) arasında 16 Haziran’da yapılan ulusal birlik anlaşması sonrasında Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ENKS için “PYD’ ye yakın olursa hedefimiz olur” tehditlerini hatırlatan Tek, “Kürtlerin bir evinin olmasını istemiyorlar. Kürtlerin bir gücünün olmasını istemiyorlar. Oysa daha bir ay önce ENKS ile görüşüyordu. Bu söylemin amacı bellidir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar ulusal birliğin önüne geçemeyecekler” ifadelerini kullandı.
ROJAVA’DAKİ DURUM
PYNK ile ENKS’nin bir araya gelmesinin sevindirici olduğunu ifade eden Tek, Rojava’daki Pêşveru ve Yekitî partilerinin birlik çalışmalarında yer almamasını eksiklik olarak değerlendirdi.
KÜRT HALKINA ÇAĞRI
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO), Birleşmiş Milletlere (BM) ve Avrupa Birliği’ne (AB) bölgeye yönelik saldırıların sonlandırılması için harekete geçme çağrısı yapan Tek, Kürt halkına da şu çağrılarda bulundu: “Biz parti olarak bu saldırılara karşı diğer Kürt partilerle ortak hareket etmeye hazırız. Birçok şey yapabiliriz. Gün barış sesinin yükseldiği gündür. Bunun için tüm demokratlar, yurtseverler, aydınlar, Kürtler bu saldırıya karşı sesini yükseltmeli. Kürt sorunun çözümü ve saldırıların son bulması için Kürt partilerinin bir arada çalışması gereklidir.”