Dağdelen’in Xalosu
Murat Dağdelen bu hafta Rizgarî Online’deki köşesinde bir öykü anlatmış;
İbretle okudum, bir gerçeği anlatıyor!
Ama Xalo’ ya itirazım var….Öyküde bir PKK militanı yoksul bir Kürd’ün evine gidiyor
Adama sen Kürt’sün memleketin Kürdistan’dır diyor. Xalo kabul ediyor. İkinci gidişte PKK’yi kurduk memleketi kurtaracağız diyor.
Adam buna da itiraz etmiyor.
Üçüncü gidişte Serok’u anlatıyor, onun peygamberden filozoftan daha üstün olduğunu, oğlanları aslanlaştırdığını, kızları güzelleştirdiğini söylüyor.
Xalo:
“Sümme haşa kurban, peygamber Allahımızın sevgili kuludur”diyor, ama sonra ikna oluyor.
Oğlunu gerilla olarak dağa yolluyor. Ardından devlet baskısı, İşkence, evinin yakılması, neticede sürgün!
Her şeyi gidiyor, geleceği kararıyor, oğlunun ölüm haberi geliyor;
kendisi şehit babası, eşi de Şehit anası ünvanı alıyor.
Kalan çocuklar da dağa çıkmaya hazırlanırken, Serok İmralı’ya dönüyor.
Türk savcılarına ve hakimlerine pişman olduğunu söylüyor.
Ve bir müddet sonra PKK’li militan Xalo’nun gecekondusuna geliyor:
Xalo:
“E kurban sizin ziyaretinizin sebebi nedir?
Heval ben seni tanıyam, daha önce bize gelidin.
Bize Serok’i sen anlatmiştin. Oğlumi de sen gerillaya götürmiştin!
Xoş gelmişsen, xayırdir başka bir oğlanın gitme sirasi mi gelmiştir?”
PKK Militanı:
“Yok Xalo, sana gerçeği anlatmaya gelmişem”
Xalo:
„De hele, xayırdır inşallah!”
“Bu bizim Serokumuz xayın çıkmıştır.
İmralı’da değerlerimizi düşmana peşkeş çekmiştir.
Biz sana, bir çok şeyi yanlış anlatmışız Xalo”
Xalo:
“Ula kurban senin ağzın ne diyi?”
PKK militanı:
“Malesef Xalo bu anlattıklarım gerçektir.”
Xalo:
“Ula Eyşo, ula sopamı getirin, ula tez sopamı getirin!
Ula Kürt Kürdistan dedin bizi evimizden ocağımızdan ettin!
Ula Parti dedin, parti üyesi diye işkencede bize kan işettiler!
Ula Serok dedin oğlum kızım gitti!
Ulan kahpe, sana o zaman bu Serok pek adama benzemi dedim.
Ula böyle peygamberdir böyle Allahtır dedin.
Ula oğlanları aslan parçasına dönderi, kızları ışıl, ışıl parlati dedin.
Ula ben seni şimdi ne yapam ha ne yapam?
Yakalayın ula bu xayıni! Kaçma ula xayın oğli xayin!
Kaçma Kaçmaaaaaaaaaaaaaa.!”
Öykü böyle bitiyor, benim itirazım da burada başlıyor.
Murat’ ın Xalo’su bilge bir insan olsaydı derdi ki:
„Oğlum serok ihanet etmişse, umudunuzu yitirmeyin!
Bu topraklarda biz ne ihanetler gördük!
Sen zaten Peygamberdir, Filozoftur, oğlanları arslanlaştiri, kızları güzelleştiri dedigin gün pirelenmiştim…
Tez git hevallere söyle, kendilerine yeni bir Serok seçsinler.
Sakın bizden adam çıkmaz demesinler, en geri zekalıları bile bunun yaptıklarını yapmazdı!
Ha birde şuna dikkat etsinler!
Seçilen kişi ilerde ben peygamberim, ben filozofum dediği anda yakalayıp timarxaneye atsınlar!
Bu millet kadim bir millettir oğul, nice impartoru, nice hükümdarı, nice haini geçip de bu güne gelmiştir.
Sen bilmezsin Oğul, bir de söyle bunu öğrensinler hevaller.”
Benim Xalo’m böyledir.
Murat’ ın Xalosu ise köle Kürt’tür…
Kendisine yalan (Serok peygamberdir flozoftur vs) söyleyen militanı neticede kabulleniyor.
Ama gerçeği (Serok ihanet etmiş) anlatan aynı militanı sopayla kovalıyor!