Köy koruculuğu
Selim Çürükkaya / Kurdistan Aktuel de
Sayın Hüseyin Turhallı ile yapılan Röportaj yayınlandı.
Konusu Kuzey Kurdistan’ da oluşan köy koruculuğuydu.
Gerçekten bu çok önemli bir konuydu?
Neydi köy koruculuğu?
Türkiye devleti tarafından silahlandırılan Kürt köylüleri,
kendilerini korumak maksadıyla, kendilerinin
kurtuluşu için dağa çıktıklarını iddia eden silahlı
Kürt gerillalara karşı kendilerini koruyacaklardı.
Bu çok tuhaf bir durumdu!
Ama Kürdistan coğrafyasında yaşanan bir gerçekti.
Bu öylesine bir gerçekti ki Türk devletinden silah alan
Ve Kürt gerillalarına karşı savaşan köylü sayısı nerdeyse yüz bine ulaştı.
Ve yine ne acıdır ki 20 Yıl boyunca binlerce korucu
ve gerilla Kürt, acımasızca birbirlerini öldürdü.
Korucu kürde göre gerilla düşmandı,
Gerilla kürde göre ise korucu ihanetçiydi.
Ve Gerilladaki hakim anlayışa göre ihanet ortadan kaldırılmayana kadar
Düşmanla baş edilmezdi.
Bu işi tezgâhlayan Türk devletidir.
Yukarda ki iki mantığın sahibi de Türk devletidir:
Dolayısıyla bu işin birinci derecede
sorumlusu da Türk devletidir.
Ama sorun bununla da sınırlı değildir.
Gerillada izlenen siyaset Türk devletine
Adeta hizmet etmiştir.
Şöyleki:
1 – Zorunlu askerlik yasası:
1987 yılında yürürlüğe giren, Bekaa vadisinde
Öcalan’ın tek sorumlu kişi konumuna
getiren üçüncü kongrede bu yasa çıkarıldı.
Yasayı Kürdistan’ da uygulayacak kişiler ise
Yine Öcalan tarafından Bekaa’ da görevlendirildi.
Söz konusu kişiler Kürdistan’ a döndüklerinde
Silahlı gruplarla köyleri kuşattılar, bütün köylüleri
köy meydanında topladılar, tek sıraya dizdiler,
onlara askerlik yasasıyla ilgili alınan kararları açıkladılar.
Konuşmaların ardından 18 ile 30 yaşları arasındaki erkekleri
ve genç kızları zorla aldılar.
itiraz edenleri köy meydanında kurşuna dizdiler.
2- Vergi yasası:
Kürdistan da olağanüstü hal yasasının
yürürlüğe girdiği tarihlerde askerlik
yasasıyla birlikte gerilla birlikleri zorunlu
vergi altında köylülerden para almaya başladılar.
Yoksul Kürt köylüsünün durumunu göz önüne almayan Gerillalar:
“Biz sizin için canımızı veriyoruz siz malınızı esirgiyorsunuz!”
Mantığıyla olaya bakarak, vergi vermeyenleri ihanetçi olarak değerlendiriyorlardı.
3 – Toplu katliam:
PKK’ de tasfiyecilik ve tasfiyenin tasfiyesi
Adını taşıyan Öcalan’ın kitabında
Köy koruculuğuna karşı pasif kalan Gerillalara:
“Hala gidip köylülerle tartışıyorsunuz, onlara karşı
Cengiz Han yöntemlerini uygulayın,
ya yanınızda olacaklar, ya da yerin altında olacaklar!” Deniyordu.
Bu talimatlardan sonra bazı köylere saldırılar düzenlendi.
Kadınlar, çocuklar yaşlılar katl edildi.
Köy koruculuğunun yaygınlaşmasının engellenmesi için
uygulanan bu üç taktik, koruculuğun yaygınlaşmasına neden oldu.
Çocukları zorla Gerillaya alınan köyler ve aşiretler devlete
sığındı, silah aldı, zorla askere alınanların büyük çoğunluğu
Fırsat buldukça firar etti, firar edenler hain olarak değerlendirildiğinden
Can güvenliklerini sağlamak için devlete sığındı.
Zoraki vergiye tabi tutulan köylüler yoksul oldukları için
bu durumdan alabildiğine rahatsızdılar.
Toplu katliama maruz kalan köylülerin aşiret ve aileleri
Topluca devlete sığındı.
Köy koruculuğu başka bir açıdan incelenirse;
Görülecektir ki; geliştiği bölgeler aşiret ve
Feodalitenin ayakta olduğu yerlerdir.
Mardin, Siirt, Hakkâri ve Urfa’da hala aşiretler ayaktadır.
Kan bağıyla birbirine bağlı olan yüzlerce aileden
oluşan aşiret, reisler tarafından yönetilmektedir.
ve bu aşiretler kolektif hareket etme kabiliyetine sahiptirler.
Herhangi bir ferdine bir zarar verildiğinde
Aşiretin savunma mekanizması harekete geçer.
kendisni koruyabilecek en büyük güce sığınır.
PKK nin eski programında, yani Kürdistan devriminin yolunda
Her ne kadar “feodalite devrimin hedefidir” diye yazılı olsa da
Bu ilke, 1986 da çoktan unutulmuştu.
Feodalite yerine yoksul köylü hedefe konulmuştu.
Yirmi yıllık savaş boyunca binlerce köylü öldürüldü
Ama bölgede tek bir toprak ağası veya feodal öldürülmedi.
Feodaliteye karışmayan, yoksul köylüyü düşman
haline getiren mantığın yarattığı sonuç ortadadır:
20 Yıllık savaşın sonunda on binlerce yoksul köylü yurdunu terk etti
Kalan köylülerin büyük bir kısmı, korucu oldu.
Toprak ağaları, aşiret reisleri, göç eden köylülerin topraklarını da
topraklarına katarak, askeri feodal güçler haline geldi.
Bütün bu durumları bazen yönlendiren
bazen de iyi değerlendiren devlet,
Kürdün karşısına Kürdü dikerek ayakta kalmayı başardı.
Bilinmesinde fayda vardır:
Zorunlu askerlik, vergi yasası ve toplu katliam yaslarını
Öcalan’ ın talimatları ile uygulayan
politikadan anlamayan köylü kadrolar, uygulama anında
Bizzat Öcalan’dan ödüllendirildiler.
Aynı kişiler daha sonra yine Öcalan tarafından “günah keçileri”
İlan edilerek tek tek öldürüldüler.
Güneydeki Kürt Örgütleri PKK nin ilk programına göre
Devrimin mütefikleriydi. Ama 3. kongreden sonra onlarda
devrimin stratejik düşmaları olarak değerlendirildiği için
Sömürgeci güçler bundan yararlandı, kuzeyde ve güneyde
kendi cephesini genişletti.
Peki ne yapılmalıydı?
Yani çözüm neydi?
Kürdistan’ın dışında pek çok sömürgede
Ulusal kurtuluş mücadeleleri verilirken
Sömürgeciler, sömürge halkı milis güç olarak kullanmıştır.
Bizimkinde bir tuhaflık vardır.
Zira bizde namlular ülkeyi işgal edenlerden ziyade
İşgalcilerin kullanmak istediği güçlere çevrilmiştir.
Oysa ki, Hakkâri’ de Siirt’te Mardin’ de binlerce köylü
yerine yirmi adet toprak ağası öldürülseydi,
bin tane köy baskını yerine,
yüz adet karakol basılsaydı beklide bu gün
on binlerce Kürt köylüsü yerine
sağ kalan ağalar sürgün de olacaktı.
Ve köy koruculuğunun olduğu alanlarda belki de ne
köy korucusu nede jandarma karakolları olacaktı.
Adelet ve Güven çok önemlidir.
Eğer Gerilla kendi halkına karşı sömürgeciden daha
adil değilse, zafer kazanmaları çok zordur.
Eğer sömürgeci güçler Gerillaya yardım eden
köylüyü 3 yıllık hapis ile cezalandırıyorsa,
Ve Gerilla güçleri sömürgeciye yardım eden
köylüyü sorgusuz öldürüyorsa, burada durup düşünmek lazımdır.
Ve O coğrafyada sömürgeci güçler Kürt halkına:
“Ya silahınla birlikte benim yanımda yer al, yada burayı terk et” dedi.
Gerilla güçleri de :
“Ya benim yanımda yer al, yada yerin altına gir” dedi.
Bu iki yol dışında hiçbir alternatifi kabul etmeyenlerin sayesinde
Kürdistan boşaldı ve harabeye döndü,
milyonlarca Kürdistan’ lı dünyanın çeşitli ülkelerinde mülteci oldu.
Bu durum da ülkeyi işgal altında tutanların stratejilerine tam olarak uygundu.