Makalelerim
O ‘ nun Ayşe’si
Ve ben bu adama aşık oldum.. Çok farklı bakıyordu gözleri. "Yaşım 39" dedi, ama daha fazla gösteriyordu. Bir keresinde doğruyu söyle yaşın kaç dediğimde; bakışları değişti. "39" dedi tekrar. Ben de ne kadar derin izler bırakmış, bu kadar derin ne yaşadın ki sen demiştim?
Selim Çürükkaya / Yıllardır onu arıyordum. Akrabalarından telefon numarasını almaya çalıştım. Alamadım. İzini bulamadım. Onunla 7 Yıl aynı hücrelerde kalmıştım. Huyumuz suyumuz aynıydı, aynı şeylere sevinir, aynı şeylere üzülürdük. Hala bilmem ki nedendir, birbirimize çok yakındık. Facebook üzeri aradım onu, Messengere sordum, Pal-Talk da aradım ama bulamadım. Bu gece e mailime baktım. Eşi bana mail yollamış. Okudum, ağladım. Hemen ona yanıt verdim, ama henüz kontağı sağlayamadım. Eşinin mektubu beni çok etkilediği için kendi köşemde yayınlamaya karar verdim. Ve onunla kontağı sağlamak için sabırsızlıkla bekliyorum. Ayşe’nin mektubunu veriyorum:
Ayşe/ Öncelikle Kürt değilim bunu belirtmek istiyorum. Ama Kürt bir adama aşık oldum. İlk çıktığımız gün, denizin kenarında otururken büyülenmiş gibi izledi gün batımını. Defalarca: “bundan daha güzel bir şey yok, öyle değil mi?” Diye sormuştu. İçimden neden bu kadar abartıyor ki diye geçirdim .Evet güzeldi gerçekten ama onlarca defa sormasının anlamı yoktu. Her gün denizin üzerinden böyle batar güneş. Adam yemek yedik diyelim, kahve yada çayı aynı yerde içemeden daralıp hadi başka yere gidelim diyordu. Ben bunu da; “hiperaktif sanırım” diye yorumlamıştım arkadaşlarıma anlatırken..
Ve ben bu adama aşık oldum.. Çok farklı bakıyordu gözleri. “Yaşım 39” dedi, ama daha fazla gösteriyordu. Bir keresinde doğruyu söyle yaşın kaç dediğimde; bakışları değişti. “39” dedi tekrar. Ben de ne kadar derin izler bırakmış, bu kadar derin ne yaşadın ki sen demiştim? Güldü birşey demedi. Sonra bıraktı beni. “Bitti” dedi, “sen tertemizsin” deyip gitti. Anlayamadım.. Çok ısrar etmeme rağmen “anlatamam” dedi ve gitti. Çok kızgın ve üzgündü!
Messenger de sürekli yorumlar yapıyorduk arkadaşlarımla. Neden, ne olabilir gibilerinden? Ben ateş böceği gibi peşinden ayrılamıyordum. Bir gün mesaj yazdım. Tamam dedim. Arkadaş olalım en azından. Bir şey beklemiyorum. Sadece arkadaş olalım. “Tamam” dedi. MSN de konuşalım dedim “Tamam” dedi. Nasılsın felan yazdık biraz. Tutamadım kendimi, ayrıldık zaten. Ama anlat bana NEDEN? Ben sürekli bunu düşünüyorum, dedim. Herşey çok güzel giderken benim gözümde-ki biliyorum senin için de öyleydi. NEDEN? dedim.
Kamerada gözlerime baktı ve şunu yazdı.
“Şimdi yazıcağımı Google de ara” dedi. “Adımı yazdıktan sonra yanına: “SİVEREK, PKK ANA DAVASI-1981-83 DİYARBAKIR CEZAEVİ 35. KOĞUŞ HÜCRE BÖLÜMÜ” yaz.” Yazdım ve tıkladım. Şok olmuştum. Çıkan sayfada mahkumların ismi vardı ve O’ nun. İnanamadım.
“Şimdi anladın mı?” dedi.
“Biz olamayız, imkansız bu!” ne diyeceğimi bilemiyordum.
“15 yıl cezaevinde kaldım” dedi.
“Çıktığımda 39 yaşındaydım”dedi..
Bulunduğum sayfayı anasayfaya tıkladım.
Ve ben ilk defa o gün DİYARBAKIR CEZAEVİ ni duydum.
Bir kaç satır okuduğumda yaşadığımız herşey, onun bana söyledikleri, davranışları.. beynimden hızlıca akmaya başladı. Çözmüştüm onu sonunda. Güneşe nasıl hayran baktığı geldi aklıma, “başımızı havalandırmada gökyüzüne çeviremezdik..”satırlarını okuduğumda..
O haklıydı. Ailemi düşündüm bir an. Kürtlerden bile hazetmezlerken nasıl bu dava yüzünden yıllarca içerde kalmış bir adamı karşılarına çıkarırdım ki ?.. Beni korumak için benden vazgeçmişti. Arkadaş kalalım dedim. Ve biz tekrar görüşmeye başladık. O çok zekidir. Eğer ilk tanıştığımızda bana bunları anlatsaydı, tepkimin farklı olacağını biliyordu. Sinsice aşık olmamı bekledi! (iyi ki beklemişsin sevgilim seni çok seviyorum..)
Ben onu çok seviyorum. O Diyarbakır cezaevinde diğer arkadaşlarıyla beraber insanlık dışı tüm işkenceleri yaşamış. Yıkamamışlar O’nu! Asla “Kürt değilim” dedirtememişlerdi. Saygı duyuyorum.Ve benim hayata bakışımı değiştirdiği için ona ne kadar teşekkür etsem azdır. Hayatın sadece kıyafetler, alışveriş, moda, müzik, eğlence, iyi yemek-içmek olmadığını bana çok acı gösterdi. O işkenceleri onun ağzından dinlemek içimi yakıyor. En güzel anlarda ellerini tuttuğumda, sarıldığımızda elime işkence kabartıları geldiğinde ağlamamak için dişlerimi sıkıyorum.. O üzülmesin diye, en güzel yemekleri en güzel tabaklarda yesin istiyorum, yıllarca o pis şeyleri yediğini unutturabilmek için. En güzel çayı demleyip kristal bardakta yudumlarken, içerden 15 yıl sonra çıktığında askerlik için karakola götürüldüğünde bir bardak demlenmiş çayı alışkın olmadığı için içemeyip kustuğunu unutsun istiyorum.. Yıkanırken ben yıkarsam o pislikler üstünden tamamen gider sanıyorum. Ve ..insanlık adına tüm bu işkenceleri yapanların Allahtan belalarını bulmalarını istiyorum. Uzun oldu kusura bakmayın. Saygılar. O’nun AYŞE’si..