Özeleştiri veriyorum
Onlara yaptığım ilk önerim: „Korkunç gerçekleri biliyorsunuz, büyük bir ihanetin tanığısınız, bunu Kürt halkına ve dünya kamuoyuna açıklayın!" Savsakladılar, herkesin bildiği kıytırık olayları yazmaktan öteye gitmediler!
Selim Çürükkaya / Evet, insanlar bazen yanılır,
erdem yanılmayı kabul etmek ve bunu açıkça söylemektir.
Ben de Kani Yılmaz hakkında yanıldım.
Bu yanılgımı açıkça söylüyorum…….Makalelerimi izleyen okuyucular bilirler ki; PWD’ den Kemalê Sor, Sîpan Rojhılat ve Hikmet Fidan katledildiğinde şöyle bir belirlemede bulunmuştum:
„PWD bundan sonra bizden birileri vurulursa, bizde Kani Yılmaz veya Osman Öcalan’ı vururuz açıklaması yapsın, artık kimseyi vuramazlar!” Bu satırları yazmamın nedeni şuydu: Kani Yılmaz ve Osman Öcalan’dan kuşkulanıyordum. Abdullah Öcalan’ın çok klasik bir taktiğiydi:
Kendi tarikatından toplu ayrılanlarla birlikte, görevli bir kaç kişiyi onlarla birlikte yollamak. Ardından bunlar aracılığıyla ayrılanları, dağıtmak ve imha etmek! PWD daha PWD adını almadan, gruptakilerin adını öğrenince, Osman Öcalan ve Kani Yılmaz’ın yazdığı yazıları ve yaptıkları açıklamaları dikkatle okuyarak makalemde yazdığım sonuca vardım. Söz konusu tespitimi yazmadan, vardığım sonucu test etmeye kalktım.
Onlara yaptığım ilk önerim: „Korkunç gerçekleri biliyorsunuz, büyük bir ihanetin tanığısınız, bunu Kürt halkına ve dünya kamuoyuna açıklayın!” Savsakladılar, herkesin bildiği kıytırık olayları yazmaktan öteye gitmediler!
“Apo’nun Ayetleri Türkiye´de yayınlanacak, Osman Öcalan önsöz yazsın” dedim.
Nizamettin Taş kabul etti, Osman Öcalan karşı çıktı.
Kani Yılmaz bir makalesinde “Yeniden savaşı Türk Genel kurmayı ve Öcalan birlikte başlattı” diye yazmıştı.
“Bu konu bir satırla geçiştirilemez, gelin bu konuyu detaylı olarak yazın, Avrupa Parlementosu aracılığıyla Türk Genel Kurmayının yakasına yapışalım” dedim yanaşmadılar.
Ve en önemlisi bildikleri “korkunç gerçekleri” kamuoyuna açmadılar!
Bütün bunlar beni söz konusu tespiti yapmaya götürdü. Aradan zaman geçti. Osman konusunda yanılmadığımı, Kani konusunda yanıldığımı anladım. Bundan dolayı okuyucularımdan ve arkadaşlarımdan özür diliyorum. Kani’yi çok iyi tanıdığıma inanıyordum. Apocu sisteme en son karşı koyacaklardan birisi diye düşünürdüm. Apo’nun Ayetlerinde O’nu anlatmıştım. Elbette O’nunla ilgili daha anlatmadığım çok şey vardı. Kitap yayınlandıktan sonra Kani Avrupa’da Koordinatördü. Öcalan’ın hakkımda verdiği ölüm emrinin uygulayıcısı bizzat Kani idi. Bundan iki yıl önce bir toplantıdaydım. İki kişi yanıma geldi. Birisini tanıyordum, diğer uzun boylusunu tanımıyordum. Benimle konuşmak istediler, bir köşeye çekildik. Uzun boylusu hal hatır sorduktan sonra:
„Abi, seni öldürmem için Kani Yılmaz bana emir verdi, 15 gün Münih’teki Fuat Çavgun’un evinin etrafında dolandım. İyi ki gelmedin” dedi. Evet katil adayımla karşı karşıya idim, acıyarak adamın yüzüne baktım
„Peki, Kani efendi neden vuracağım?” diye sormadın mı?” dediğimde. Karşımdaki adam: “Ağabey o zaman soru sormak yoktu!” dedi. Peşime salınan katil adayları yalnız bu değildi, daha çok kişiyi biliyorum. Kani bütün bu robot katil adaylarının Apo’nun elindeki kumandasıydı. Ama Kani iki gün önce sömürgeciler ve Apo’nun yarattığı sistem tarafından katledildi. Ve ben katil adayımın katledilmesine üzüldüm.
Lanet olsun o sisteme ki; Kani’nin eliyle kendi arkadaşını asitte yok ederken, Kani’nin arkadaşları eliyle Kani’yi toz edip havaya savuruyor! İşte ben buna yanıyorum! Bunu anlatamadığım için kahroluyorum! Asitte yok olmuş Mehmet Çimen için, toz olmuş Kani Yılmaz için, Yakında bir başka korkunç yöntemle yok edilecek Kani’nin katili için!
Bütün bunların ne anlama geldiğini bilmeden ve hala „Biji serok Apo” diyen halkım için ağlıyorum!